Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saint Simon

Saint Simon
@isterlerkisusalim44
Her gününü gerçek bir mücadele olarak görenler, hayatını telin üzerinde yaşayanlardır
Biz Atom Çağı'nda yaşarken, insanların çoğunluğu -iktidarda olanların çoğu dahil- duygusal olarak hala Taş Devri'nde yaşıyorlar. Matematiğimiz, gök ve doğa bilimlerimiz 20.yüzyılda iken siyaset, devlet ve toplumla ilgili düşüncelerimizin çoğu, bilim çağının çok gerisinde kalmaktadırlar. Eğer insanlık kendisine kıyarsa bu, bazı kimselerin onlara ölümcül düğmelere basmalarını emredenlere itaat edecekleri için olacak
Sayfa 46
Reklam
İlk günah insanı bozmak şöyle dursun, onu azat etti ve tarihin başlangıcı oldu. Kendi yeteneklerine güvenmek ve tümüyle insan olmayı öğrenmek için, insan Aden Cenneti'ni terk etmek zorundaydı
Sayfa 44
19.yüzyıl Tanrı öldü demiştir; 20. yüzyıl ise insan öldü demeliydi. Araçlar amaçlara dönüştürüldü, nesnelerin üretimi ve tüketimi yaşamanın gayesi oldu ve yaşama eylemi, bunların emrine verildi. İnsanlar gibi davranan nesneler ve nesneler gibi davranan insanlar üretir olduk. İnsan kendini bir nesneye dönüştürüp, kendi elleriyle ürettiği şeylere tapmağa başladı; kendisine yabancılaştı ve Tanrı'nın adını kullanıyor olsa bile, puta tapıcılığa geri döndü. Emerson çok zaman önce nesnelerin adeta bir binici gibi eyere oturup, insanlığı güttüğünü görmüştü. Bu gün bunu pek çoğumuz görüyoruz. İyi ve mutlu olmak, yalnızca bir koşul altında mümkündür: İnsanı yine eyere oturtmak gerekir.
Sayfa 39

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sahip olmakla değil olmakla ilgilenmek yaşama eyleminin kendisinden coşku duymak ve yaratıcı biçimde yaşamayı hayatın tek anlamı kabul etmek. İyilik bir kişinin kafasındaki bir varsayım değildir. O daha çok insanın bedeninde, yürümesinde, konuşmasında ve kaslarının gerginlik derecesinde ifade bulan bir dışa vurumdur
Ben iyi olmayı, yaratıcı olma, farkında olma ve cevap verme yeteneği olarak, ayrıca bağımsız ve tam anlamıyla aktif ve bu sayede dünya ile tek vücut olmak diye tanımlardım
Sayfa 37
Reklam
İnsanın çeşitli ihtiyaçlarını, onun varoluş koşullarından kaynaklanıp kaynaklanmaması açısından tartışırken , insanın akıl sağlığını koruyabilmesi için bunların şu veya bu biçimde tatmin edilmesi gerektiğini belirtmeye çalışmıştım
Sayfa 35
Akıl, insanın hakikate varma aracı, zeka ise, insanın dünyayla daha başarılı bir biçimde oynama aracıdır; ilki özünde insana hastır, ikincisi ise, insanın hayvan yanına da aittir
Sayfa 32
İnsanın aklı ve hayal gücü, yalnız kendi kimlik bilincine sahip olma ihtiyacına değil, aynı zamanda kendini dünyada zihinsel olarak yönlendirme ihtiyacına da yol açar. Bu ihtiyaç, hayatın ilk yıllarında gelişen ve çocuğun kendi başına nesnelere, onların ne olduklarını bilerek dokunup, tutabildiği zaman tamamlanan fiziksel yönelim süreciyle karşılaştırılabilir. Ancak yürüme ve konuşma yeteneği kazanıldığında, bu yönelime doğru sadece ilk adım atılmış olur. İnsan kendini çok sayıda şaşırtıcı olgularla çevrili bulur ve bunlara bir anlam vermek ve düşüncelerinde kullanabileceği bir çerçeveye oturtmak zorunda kalır.
Sayfa 31
Çoğunluk için, bireycilik, gerisinde birey kimlik bilinci kazanma başarısızlığının saklandığı, yalancı bir görünüşten öte pek bir şey değildi. Gerçek bir birey kimlik bilinci yerine geçecek şeyler arandı ve bulundu. Millet, din, sınıf ve iş, kimlik bilinci sağlamaya hizmet eden faktörler oldular. Ben bir Amerikalıyım. Ben bir Protestanım. Ben bir iş adamıyım. Bunlar başlangıçtaki klan kimliği kaybolduktan sonra ve gerçek bir birey kimlik bilinci kazanılmadan önce, insana bir kimlik hissini tatmak için yardım eden formüllerdir. Bu değişik özdeşleşmeler, çağımızın toplumunda çoğu zaman birlikte kullanılıyor. Bunlar geniş anlamda statü belirlemeleridir ve Avrupa ülkelerinde yapıldığı gibi, eski feodal kalıntılarla harmanlanınca daha verimli olurlar. Feodal mirastan pek bir şeyin kalmadığı ve toplumsal hareketliliği çok fazla olan ABD'de , bu statü tanımlamaları elbette daha kullanışsızdır ve kimlik bilinci gitgide sürüye uyma hissine kaymıştır
Sayfa 29
İnsanın dünya ile birleşme ve aynı zamanda bir kimlik bütünlüğü ve bireysellik duygusu edinme ihtiyacını karşılayan bir tek tutku vardır ve bu da sevgidir. Sevgi, kişinin kendisi dışında birisi ya da bir şey ile kendi ayrılığını ve bütünlüğünü koruma koşuluna uyarak bütünleşmesidir.
Sayfa 19 - Arıtan
Reklam
Bir erkek , cinsinin temsilcisi olarak değil, birey olarak maço veya kadın düşmanı diye tanımlanır. Bu hareketlerin cinsiyetle ilgili bir boyutu yoktur, bir suiistimali işaret etmektedir. Feminizm karşıtlığı, küçük görmekten nefrete kadar uzanan bir yelpazede, düşmanca duyguları kapsamaktadır. Bu duygular ne şekilde gösterilse gösterilsin ortak özellikleri olarak bilinçli davranış başta gelmektedir. Bilinçsiz, istemsiz veya düşünülmemiş feminizm karşıtlığı yoktur
Sayfa 51
... kadınların ilerleyişine karşı çıkmanın üçüncü bir yolu daha vardır: kadınlara gerçek ama alt bir kademede yer vermek.
Sayfa 32
Kısacası, cinsiyetçilik cinsiyetçi bir kelimedir... Buna karşılık, kadın düşmanlığının erkek kaynaklı olan bir şeyi ifade ettiği açıktır
Sayfa 20
Cinsiyetçi, eşitliğin ağır basması gereken bir durumda hemcinsine iltimas geçen kişidir. Cinsiyetçi, karşı cins hakkında aşağılayıcı basmakalıp ifadeleri yayan kişidir. Cinsiyetçi, cinsiyetlerin biraradalığını, denkliğini ve eşitliğini reddeden kişidir. Cinsiyet temelli her ayrımcı tutum cinsiyetçidir
Sayfa 19
Bir kadının bir yabancıya kıyasla yakın çevresinden bir erkek tarafından tokatlanma, ellenme veya taciz edilme riskinin daha yüksek olduğunu unutarak aşka, dostluğa, evlilik bağına, aileye tapınıyoruz. Erkeklerin sergilediği sevecenlik, temel bir sorunu, kadınlardan duydukları korkuyu maskeliyor ki bu korku erkek egemenliğinin kökleriyle hiç de bağıntısız değil.
Sayfa 15
1.587 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.