Bu kitabı yazma ihtiyacı nereden doğdu?
Ülkemiz, 1980 darbesinden itibaren teslim edildiği sağ iktidarlar eliyle hızla gerici unsurların eline bırakılmış; FETÖ marifetiyle ordusu, eğitimi, devlet kadroları ele geçirilmiş, medya etkisiz kılınmış, üniversitelere diz çöktürülmüştür. ÖSYM aracılığıyla yapılan hilelerle her alanı çekirge gibi istila eden gerici unsurlar, yabancı istihbarat servislerinin desteğini alarak şeriatın son çivisini cumhuriyetimizin kapısına bir daha açılmamak üzere çakmak üzere faaliyetlerini hızlandırmıştır.
Sayfa 13 - Pankuş YayınlarıKitabı okuyor
İstihbarat üstünde biraz konuşalım
İstihbarat karmaşık bir iştir gizlilik ve yanıltma onun iki temel öğesidir . Önümüzdeki anlaşılmaz ilişkiler yumağından doğru sonuçlar çıkarmak zor olsa bile imkânsız sayılamaz. Bunun için önce tutarlı bir yöntem geliştirmek gerekir.Büyük istihbarat servisleri ülkelerinin çıkarı olduğu her yerde örgütlenir. Bu örgütlenme tekdüze değildir ve niteliğini, hedef ülkeden beklentilerin ne olduğu belirler. Etrafınızda gördüğünüz on binlerce kişiden hangisinin yabancı bir ülkeye hizmet ettiğini anlamak için, kullanan ülke ile şüphelendiğiniz kişi arasında mantıklı bir bağ kurmak gerekir. Eğer yabancı ülkenin amaçları hakkındaki teşhis doğru değilse, onlar için çalıştığı zannedilen kişi hakkında da yanılmak kaçınılmaz olur. Özellikle küçük istihbarat servisleri önce yabancı ülkenin politikasını tesbit edip sonra kimlerin bu politikaları, kendi öz düşüncelerinden farklı olmasına rağmen, desteklediğini kestiremez. Çünkü böyle bir yaklaşım doğru siyasi tahlillere, geniş bir bilgiye ihtiyaç gösterir. Ajanları tesbit etmek için kullandıkları tek metod , kişinin yabancı servislerle ilgisini belgelemektir. Bunun yolu da yabancı misyonları sürekli gözetlemek ve ilişkiye girenleri tesbit etmekten ibarettir. Bu yol istihbarata karşı koymanın en verimsiz metodudur. Arada sırada, kişisel hatalardan faydalanarak birkaç ajan yakalansa bile, bütünü görmek mümkün değildir ve sistem kontrol edilemez bir hal alır.
Reklam
191 syf.
8/10 puan verdi
Komplo yok incelemesi
Eski istihbaratçılardan Mahir kaynağın 1994 - 1998 yılları arasında yaşanan olayları öncesi ve sonrası dönemlerde Susurluk kazası , Irak İran savaşı Saddam Hüseyin devrilmesi , emniyet, MİT,Ordu kapışması kendi aralarında istihbaratçıların ülkeleri nasıl karıştırdıklarını , istihbarat olayları nasıl büyüttüğünü ülkelerde , Kürt sorunu hakkında , Kürt sorunun politikacılar tarafından nasıl kullandıklarını ve nasıl siyasi propaganda amacı için kullandıklarına ve daha birçok şeyi son 30 senenin olaylarını bir istihbaratçı gözünde olayları başka bir bakış açısıyla soru sorarak ve düşünmemizi isteyerek doğru bilgiye bize sunan bir kitap . Tavsiye ederim herkese bambaşka bir bakış açısı kazandırıyor.
Komplo Yok
Komplo YokMahir Kaynak · Timaş Yayınları · 200056 okunma
“Bir toplumun uygun propaganda teknikleri kullanıldığı zaman kendisinden nefret ettiği deneysel olarak ispat edilmiş bir husustur.”
Hedef alınan milletin birliğini, ahlakını, moral gücünü, sağlığını, iç dayanışmasını, iş disiplinini, düzenli aile hayatını, öz değerlerine saygı ve bağlılığını, genç nesillerin nitelikli eğitim ve gelişimini zedeleyen; toplumu kötü alışkanlıklara, çalışmadan, üretmeden parazit yaşamaya, lüks tüketime, tembelliğe özendiren; hedonizmi, eşcinselliği, fuhşu, kumarı, talih oyunlarını, içki ve kumar oyunlarını teşvik eden; devleti ve görevlilerini, milli savunma hizmetlerini, askerliği, yurttaşlık görevlerini aşağılayan psikolojik savaş faaliyetleri dolaylı veya doğrudan örtülü savaşın bir parçasıdır.
Reklam
Türkiye de Devleti yönetenler istihbaratı bilmiyor mu
Yıllardır istihbaratın, militan takip etmek, rejim muhalifçilerini fişlemek olmadığımı söyler dururuz. Bunları söylediğimiz için bizi kınayanlara sadece birkaç örneğini verdiğimiz operasyonlar en iyi cevap olacaktır. Bu işteki başarının sadece istihbarat servisinin iyi çalışmasına bağlı olmadığını, devletin dış dünyadaki görünümünün ve prestijinin de bu konuda erkili olduğunu biliyoruz. Ancak devleti yönetenlerin istihbaratın ne olduğu konusun de en küçük bir bilgiye sahip olmadığı ülkemizde, bunların MIT tarafından onlara anlatılması gerektiğini düşünüyoruz.
Atalarımdan Atilla
Avrupa Hun imparatoru Atilla'nın kendisine suikast düzenlemeye kalkışan Doğu Roma imparatoru Teodosius'a mektubu: "Teodosius Atilla gibi asil bir babanın oğludur. Atilla, Muncuk'tan aldığı asaleti muhafaza etmiş, fakat Teodosius Atilla'ya haraç vermekle köle durumuna düşmüştür. Teodosius köle durumuna düşmekle dahi kölelik haysiyetini koruyamamıştır. Çünkü efendisi olan Atilla'nın canına kıymak istemiştir."
Özetle Türkiye, Arap Baharı'nın etkisiyle bölgeselleşen kolektif terörle yüz yüze gelmiş ve Ortadoğu'da aktif olan neredeyse tüm illegal örgütlerin hedef tahtasına oturtulmuştu.
Sayfa 317 - Kronik YayınlarıKitabı okuyor
Hem Türkleri küçümseme, dünyanın en sinsi istihbarat örgütüne sahipler.
Reklam
Bazen bilinçdışını ülkelerin çok iyi çalışan istihbarat örgütlerine benzetirim. Bizi hiçbir şey atlamadan sürekli izler ve her şeyi tek tek kayda geçer. Bu kayıtları kurşun kalemle değil, sabit kalemle yapar. Ondan sonra artık onları oradan kimse silemez. Üstelik oraya kaydettiği şeyleri bize de göstermez. Bir yandan göstermezken bir yandan da bundan sonra yaşayacağımız her şeye o yazılanların kokusu siner.
“Türkiye'yi yoğun olarak maruz kaldığı psikolojik savaş saldırları karşısında çökmek ve mağlup olmaktan koruyan Türk devletini yöneten siyaset adamlarının, askeri ve sivil güvenlik bürokrasisinin aldığı önlemler değil, Türk milletinin 4000 senelik yüksek seciyesi ve bu seciyenin İstiklal Harbi ve Cumhuriyet'imizin ilk 15 yılında çok güçlü şekilde yenilenerek güçlenmiş olmasıdır.”
Bireyler, Birlik adına casusluk yaptıkları için savaştan sonra madalya ile onurlandırıldılar. Bu tür çalışmaların değerinin ne kadar önemli oldu­ğu anlaşılmasına rağmen, ABD Ordusu'nun Askeri istihbarat Birimi'ni oluşturması yirmi yıl sürdü. Ordu, istihbarat birimini 1903 yılına kadar Genelkurmay'a bağlamadı.
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.