Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.7
neden bu kadar uzun sürede okuduğumu bilmiyorum?
bu kitabı okurken sürekli başka kitaplarda okuduğum için bir noktada odağımı toplayamadım sonradan çok akıcı geldi ama.
kitap, adada yaşayan Alec' in hayatini anlatıyor. sakın ve durgun bir yaşama sahip.Sürüp giden bu sakin yaşam elektronik aletlerin birdenbire çalışmayı bırakmasıyla altüst oluyor. Alec’in aklına gelen şey beklenen nükleer felaketin sonunda gerçekleştiği. Elektrikten, internetten, dolayısıyla tüm iletişim kanallarından yoksun kalınca dünya ile tüm bağı da kopmuş olur. Daha sonra adada komşusuyla tanışır. Komşusuyla birlikte yaşananlari tartıştısirlar ve Alec yaşanan her olayı günlüğüne yazar.
kitabın dilinin ağır olduğunu düşünmüyorum ama cümlelerin geneline baktığımızda çok felsefik ve okunması zordu. beni çok dusundurdugunu söyleyebilirim.
Teknolojinin olmaması yaşadığımız dunyadan ne kadar uzakta olduğunu da gösteriyor.
"Kin ve nefret duyguları sürekli yükseliyor, teknoloji de onlara zincirlerinden boşanıp her şeyi yok etmelerini sağlayacak araçları -bazen bile bile, bazen hiç farkında olmadan- hazırlıyordu. (s.197)"
ana karakterin yalnızlık duygusu o kadar iyi işlenmiş ki kitabı okurken hep griyi bulutlu bir havayı içime çekiyormuş gibi hissettim.
varoluş, yaşadığımız toplum, benliğimiz, sorunlarımızla basa cıkabilme yönümüz, insanlarla olan ilişkimiz gibi birçok felsefeye değiniyor. bir alıntıyla bitirmek istiyorum :
Biz kimiz? Nereye gidiyoruz? Ne olmak istiyoruz? Nasıl bir dünya inşa etmek istiyoruz? Ve bunu hangi değerlere dayanarak yapacağız?” (s.207)
308 syf.
9/10 puan verdi
Her Türk gencinin özellikle her bir Türk kadınının okuması gerektiğini söyleyerek başlamak istiyorum. Hatta kadınlardan çok Türk erkeklerinin bu kitabı okuması lazım. Böylece atalarımızın kadınlara ne kadar değer verdiklerini anlayabilirler.
Tarihin zaman tünelinde Türk kadınını tanıyabilmek ve Türk kadını hakkında bilgi sahibi olmak için birbirinden değerli tarihçilerimizin kaleme aldığı makalelerden oluşan bir eser.
Tarih öncesi çağlarda Avrasya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarında başlayan Türk kavminin tarihi 21. yüzyıla kadar devam eder. Bu kitap ise Tomris Hatun’dan başlayarak Sabiha Gökçen’e kadar uzanan Türk tarihinde yer edinmiş kadınların hayatlarına ışık tutmuştur.
“Türk Milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İltiriş/İlteriş Kağan’ı, annem İbilge Hatun’u göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmış olacak.”
Orhun Yazıtları’ndan
Keyifle okudum, keyifle okuyun..
Kadınlar Ülkesi
Kitap ile ilgili fikirlerimi belirtmeden önce dünyada kadınlar hakkında tabulaşmış kötü düşüncelerin olduğu ve kadınların ise genel olarak bu tarz olumsuz düşüncelere boyun eğmesi durumu var.
Oldukça rahatsız edici bir durum ve bence her kadın, tıpkı erkekler gibi herhangi bir şeyi erkeklerin yaptığı kadar hatta ve hatta erkeklerden daha bile iyi yapabilirler.
Kitaba gelicek olursak gayet akıcı bir kitaptı. Genel olarak anlatım tarzını herkes beğenmeyebilir. Ama bence her kadının okuması gerek sebebi ise şu;
Kitapta öyle bir ülke var ki bu ülkede sadece kadınlar var evet sadece kadınlar her şeyi kadınlar yapıyor. Her şey ile kadınlar ilgileniyor. Hiç erkek yok. Bu yönü ile bu kadınlar bence genel olarak kadınlara neleri başarabileceklerini gayet güzel bir biçimde anlatmış durumda. Bende bu tabuları hâlâ kıramayan kadınların bu kitabı okumasını ve neler yapabilirler bunları görmesini istiyorum.
Okuyacaklara keyifli okumalar :)
Çoğunluğun Mutlak bir otoriteye sahip olduğu bir toplum gerçekten adil midir?
Tek adam rejimi yani Monarşi de Gördüğümüz gücün tek kişi elinde bulundurması birçok sorunu beraberinde getirdiği gibi toplum içinde rahatsızlık ve huzursuzluğa neden olur. fakat öte yandan Demokrasi yani çoğunluğun oy birliği kararı gerçekten düşünüldüğü kadar masum ve adil bir düzen oluşturabilir mi? İşte bu düşüncenin Amerika, İngiltere, Avrupa
Yarın.
Esselamü aleyküm, hayırlı günler arkadaşlar. Uzun zamandan sonra bir hataya düşüp pişmanlık yaşamamanız için bir inceleme yazmaya karar verdim. :)
Öncelikte bir saatlik okuma ile bitirilebilecek bir kitap olmasına rağmen zaman israfı olmasın diye okumamanızı öneriyorum.
40 sayfalık bir kitap olup denizci bir baba ve oğlunu anlatan bir öykü kitabıdır. Çevirisi aşırı acemice olmasından kaynaklı okurken anlaşılması zor bir kitap olmuş. İncelememi bir alıntı ile bitirmek istiyorum.
“ Bayan bessie carvil, oğlunun dönüşü hakkında neden tek kelime etmediğini biliyordu; çünkü bu dönüş artık “gelecek hafta” , “ gelecek ay” “ hatta “gelecek yıl” değildi. “Yarın”dı.”
Bende sizin gibi insan değil miyim?
İnsan, insanlık bu kelime o kadar derin düşündürüyor ki beni. Ebedi olmayan hayat, ölüm… Evet ölüm, herkes için var. Adaletsizlik, eşitsizlik, haksızlık herkes için var mı?
Derin bir nefes çekmeli…
Kimsenin korumadığı, hiç arkadaşı olmayan, hayatı boyunca hiç kimseden içten bir yakınlık görmemiş, bir
Şeytanın Kötüsü: İnsan
Bugünkü konumuz okurken beni etkileyen çokça altını çizip düşündüğüm o kitap: Şeytan’ın Günlüğü. Öncelikle konusundan biraz bahsetmem gerekirse şu şekilde açıklayabilirim. Kitabımızın konu aldığı şeytan cehennemde canı sıkıldığı için ve insanları daha yakından tanımak için dünyaya Amerikalı bir milyarderi öldürerek onun kılığına girmiş bir
Takıntılar
Kitap bir kadının öldürülmesi ile başlıyor ve geçmişten günümüze ölen kadın Mary nin hayatını hem Afrikada yaşanan hala günümüzdede birçok ülkede bitmemiş ırkçılık sorunu ve bir kadının kendi iç isyanlarını çok akıcı bir dille anlatıyor. Mary nin isyanlarını,bunalımlarını ve geçmişte takılıp kalmasının üzerinde yarattığı baskıyı okurken günümüzde hala seçim yapmak zorunda bırakılan kadınların toplum baskısıyla verdikleri kararlardan en cok kendilerinin etkilendiklerini ve bu kötü etkinin kendileri dışında kimseye bir zarar vermediğini gördük. Karar alırken sosyal baskı ile o ne dedi bu ne dedi yerine ben ne istiyorum sorusunun cevabına göre hayatlarımızı ilgilendiren kararları almalıyız. Siyahilere olan tavra gelince kendi ülkelerinde İngilizlerin sömürdüğü köle bir halk. İsyan etmedikçe ne ülkelerini nede özgürlüklerini kazanamayacaklar. Zaten isyan etmesinler diyede cahil bırakılmışlar.Dünya düzeni değişmiyor. Cahili idare etmek kolaydır çünkü daha iyisini bilmez. Malesef bu yöntem sadece siyahilere değil hükümetlerin bile kendi halkına uyguladıkları bir sistem.Demekki biz köle olmaktan kurtaracak şey ne kadar bildiğimiz ve ne kadar kendimizi savunabildiğimizmiş.
NİETZSCHE'NİN KARTAL TÜYÜ KALEMİ __ RESUL DEVECİ
Dünyac ünlü en harika filozof olan alman filozof Friedrich Nietzsche'yi anlatan Nietzsche'nin Kartal Tüyü Kalemi adlı kitap taktire şayan Yazar Resul Deveci Nietzsche derinlemesine çok doğru ve çok güzel analiz etmiş ve harika bir kitap yazmış.Kesinlikle okunması gereken gerçekten çok güzel bir kitap.
NİETZSCHE'NİN KARTAL TÜYÜ KALEM
Nietrzsche felsefesinde insanın güçünün başka güçlere töreye hukuka devlete Tanrıya vererek kendini pasif kıldığını bunun ise bir decadense yani çöküş olduğunu bu yıkılıştan bu yabancılaşmadan üst insan sıçaramasıyla kurtulubiliceği var sayıl
Ben yolum yol benım sular benden akar kuşlar benden kanat çırpar yılan bende sürünür kartal bende süzülür başı sonu yok bir olan ama hep yeni olan yol benim sonsuzdan gelen sonsuza giden hep yanan hep sönen sonra yeniden tutuşan ateş benim küllerimden doğdum üst insana giden yoldayanmam alevin ateşte yandığı görülmüşmü mahkum edilmem nerde gördülmüş bir mahkumun bir özgürlüğü yargıladığı ölmem nerde gorülmüş küllerinden doğanın tekrar öldüğü ben bahar yağrmuru toprak bende çatlar filizlenen çiçek için çicekler bende açar renklerini almak için güneş bende doğar yeniden doğmak için tüm yıldızlar gecenin karanlığında bende Bir yıldırım gibi düşeceğim aralarına bu sesten kulaklrını kapatıcaklar.Yrl gibi aralarında esmek soluğumla soluklarını kesmek istiyorum yele karşı tükürmekten sakınıcaklar tükürdükleri yüzüne çarpmasın diye kaçaçaklar Yağmurumda güle oynaya çocuklar ıslanacak parıldar
Bugün size bu kitapta yaşanmış gerçek bir hikâyeyi spoiler vererek anlatmak istiyorum. Bu kitap Doğu Anadolu’da aile baskısına maruz kalmış ve çareyi evden kaçıp İstanbul’a gitmek isteyen ancak orada başına gelecek olan kötülükleri hesaba katmayan genç bir kız olan Elif’in hayat hikâyesini anlatıyor. Elif ailesinden ayrıldıktan sonra başına
