Kısa süre sonra İzmir Müdafaa-i Osmaniye Cemiyeti 1919'da resmen kuruldu. Cemiyetin varlığını fark eden İtalyanlar, sürpriz şekilde kendileriyle iletişim kurmak istedi. Amaçları, Yunanlara karşı Türklerin desteklenmesiydi. Bu niyetlerinin altında İngilizlerin başlarda kendilerine söz verdiği Ege Bölgesi'ni, ihanet edercesine Yunanlara vermeye çalışması yatıyordu. İtalyanlar bir tür intikam almak niyetindeydi ve Türkleri desteklemek bunun için ideal bir yöntemdi. Teklifleri açıktı. Türklerin bir hareket başlatması halinde silahları İtalyanlar sağlayacaktı.
Sayfa 152 - Masa Kitap
- Napoleon Mısır'ı işgal ettiğinde Fransızlar, "Gizlice Müslü­man oldu; gerçek adı Ali Bonapart'ır" diye halkı kandırdı. - Almanlar İkinci Dünya Savaşı'nda Müslümanları yanlarına çekmek için şu yalanı ortaya attı: "Hitler gizlice Müslüman oldu; adı, Haydar' dır!" - İtalyanlar boş durur mu; "Mussolini gizlice İslam'ı seçti; adı-soyadı Musa Nili," dediler. - İngilizler baktılar ... Kıbrıslı Türkler kendilerine ateş püskürüyor; Prens Charles'ı Müslüman yaptılar; adı, "Hüseyin" idi! - En renklisini rahmetli Kaddafi söyledi; "Shakespeare Müs­ üman idi ve adı Şeyh Pir" di!..
Reklam
"İtalyanları İspanya’da, bizimle aynı tarafta ‘savaşırken’ görmüştüm. “Hitler’e, ‘Bir İngiliz askeri on iki İtalyan'dan iyidir,’ dedim. ‘İtalyanlar iyi işçiler, fakat savaşçı değiller. Ateşi sevmiyorlar,’ diye ekledim.” Alman Afrika Kolordusu Komutanı Wilhelm von Thoma
İngiliz dayatması 1920'lerde başlar ve sürer. Dayatmalar, daha sonraki yıllarda teker teker gerçekleştirilir. İsteme uygun devrimler yapılır. Taahhütlerin yerine getirileceğine olan güvence sonrasında; Çanakkale ve İstanbul'dan İngilizler, Güney bölgesinden Fransızlar ve İtalyanlar savaşmadan çekilirler. İngilizler Tüm Müslüman sömürge ülkelerinde, Türklerin islamı terk ettiği, dinsizleştiği propagandası yayar. İngiliz Murahhas heyeti başkanı lord Curzon ise lozan'ın iç yüzünü ortaya koyar. Ve "Türkiye, İslam alakasını ve İslam'ı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulus Birliği etmiş olur ve Hristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır; biz de kendisine istediğini veririz "der. Curzon, Lozan antlaşması sonrası avam kamarasında Türklerin istiklalini ne için tanıdınız? Diye sorulan sorulara şu cevabı verir; "işte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira, biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz. Yani lozan'da verilen karar, Türk milletini İslamiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır."der. Ve gerçekten de Türk milleti tarihi kimliğini, fonksiyonunu kaybetme sürecine sokulur. Avrupa'ya almak istedikleri Türklerin, tümüyle İslam'dan kopmaları beklenirken, tersine gelişme olur.
İngiltere, Yunanistan’ı hem manen hem maddeten destekliyor, bütün harcamalar İngiliz sterliniyle yapılıyordu. Doğrusu Fransa dahi Yunanistan’ı desteklemekte tereddüt etmemiştir. Ama İtilaf Devletleri’nin üçüncü unsuru olan İtalyanlar Yunanistan’a karşı hiç de onlar gibi bakmamıştır. İtalyanlar her yerde, her an Yunan görevlilerin şikayet ettiği üzere, milliyetçi Türklerle birlikte hareket ediyor ve İngiliz-Yunan iş birliğine karşı düşmanlıklarını gösteriyorlardı.
Mustafa Kemal çanakkale cephesinde..
Firar, duymayı en son istediği şeydi. Trablusgarp Savaşından tanıdığı Mehmet Efendiyi karşısına alan Mustafa Kemal, “Bu durum benim için ve senin için ilk defa görülmüş değildir. Hatırlayınız ki Derne’de İtalyanlar ile yaptığımız birçok savaş­ ta cephemizin bazı kısımlarındaki Araplar bugün gördüğünüz gibi kaçmışlardı!” diyerek teselli etti ve şu emri verdi: “İçiniz ra­hat olsun. Diğer kuvvetlerimiz sarsılmadan düşman karşısında durmaktadır. Şimdi bize düşen bu kaçanlara lanet etmek değil, onları tekrar toplayıp savaşa göndermektir. Bunun için derhal tabancanızı çıkarınız ve bütün maiyetinizdeki subaylara aynı yetkiyi verdiğimi bildiriniz. Kaçanları vurunuz.”
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.