Çok garip bir ihtilal devresi yaşıyoruz.
Bizzat halk, kendini idare etmekte olanlarla mücadele ediyor.
Onların aşırılıklarına, evham ve hayallere
dayanan tasavvurularına, devamlı karşı çıkarak, aydınlarını ihtilale, hikmet ve basirete davet ediyor!
İttihat ve Terakki hükümetince gerçekleştirilen sürgünlerde dikkat çeken bir diğer önemli nokta, Kürtlerin zorunlu iskân uygulamasıyla sevk edilecekleri bölgelerde o bölge nüfusunun yüzde beşini geçmeyecek bir oranla sınırlandırılmasıdır. Bu uygulama ile Osmanlı Devleti'nin, “şuurlu bir iskân ve kolonizasyon siyaseti" olarak benimsediği ve fethedilen bölgelerdeki gayrimüslim toplulukları Müslüman nüfusun hâkim olduğu bölgelere "iskân" etme şeklindeki dini motifli politikaların yerini, İttihat ve Terakki Hükümeti'nin milliyetçilik odaklı "Türkleştirme" politikalarına bıraktığı görülmektedir.
Adli gücün devlet denetimi altında birliğini savunan İttihat ve Terakki yönetimi zamanında, laikleşme hareketi kuvvet kazandı. 1914'te dini mahkemelerin denetimi, şeyhülislâmın elinden alınarak öbür mahkemeler gibi Adliye Nezareti'nin (adalet bakanlığı) denetimine verildi.
Üç İstanbul: Tarih, psikoloji ve yozlaşmanın romanı
Üç İstanbul. Abdülhamit'in istibdat dönemi, ikinci meşrutiyet ve sonrasında gelen mütareke yılları. Bu üç dönemde İstanbul.
Mithat Cemal Kuntay'ın tek romanı. Yirmi yılda yazdığı söyleniyor. Hacimli bir eser. Tek romanı dedim ama bence yirmi romana bedel. Tarih, savaşlar, ve savaşların getirdiği yıkım, açlık ve fakirlik... İkinci
İttihat ve Terakki Cemiyeti nihayetinde Birinci Dünya Savaşı'na Almanya safında katılmaya, Büyük Güçler'in Osmanlı İmparatorğuğu'nun içişlerine adeta sömürgeymişçesine müdahale etmesine gösterilen bir tepki olarak karar vermiş, ama yaygın görüşün akgine Almanya'nın “kuyruğu” olmamıştır. Sözgelimi, Almanya'nın Süveyş Kanalı'nı hedefleyen bir saldırıyı finanse için teklif ettiği meblağı reddederken Enver Paşa şunları söylemektedir.
“Almanya maddi ve mali bakımdan Osmanlı İmparatorluğu'nu destek verse bunu kendi çıkarı için yapar. Osmanlı İmparatorluğu (Alman yardımını) kabul eder de, kendi kaderini Almanya'nın kaderine bağlarsa, o da bunu yalnızca kendi çıkarı için yapacaktır. Bu konuda hiçbir yanılsama olamaz."
Çarlık Rusya Hükümeti, Osmanlı'da 1908 Meşrutiyetinin ilanından sonra İttihat Terakki'nin Türkçü-Turancı söylemleriyle ilgilenmjş, onları hem İstanbul'da izletmiş, hem de Türkistan'daki yankılarını tespit etmeye çalışmıştır. Buhara'dan gelen bir rapora göre, buradaki Terakkiperver Cemiyeti 1910 yılının Nisan ayında