Marcel Proust’la sonunda tanıştık. Bu tanışmayı birbirimizi tanımak adına bir adım olarak görüyorum ve devamının da geleceğini düşünüyorum. Kitapla ilgili yazılacak çok fazla şey var. En başta Proust’u anlamak -anlayamamak- ya da anladığını sanmak, bazen gelen acaba ben mi gözümde büyütüyorum düşüncesi, onun uzun betimlemeleri, tam sıkılmaya başladığında gelen o anlamlı “cümlecik”, müzik ve onun etrafında kurulan dünya, zaman, iyi geceler öpücüğü, tam sıkılmak üzereyken karşımıza çıkan Swann ve aşkı ve daha bir sürü bir şeyler… Özetle tanıştığımıza memnum oldum Kayıp Zamanın İzinde, tekrar görüşmek üzere!