Siz hiç binlerce insan arasında renkli oldunuz mu ?
Herkes yürüyebiliyor ,konuşabiliyor, ellerini kullanıyor ama ben hiç birini yapamıyorum diyordu Christy. Doğuştan beyin felçli olarak dünyaya gelmesine rağmen yatağına haps olmamış annesinin destekleriyle önemli bir yazar haline gelmiş. Fiziksel olarak sıkıntıları olmasına rağmen hayata küsmeyip sol ayağını kullanarak resim yapıp kitaplar yazan ünlü bir yazar kendisi .
Bu kitap bana ne öğretti diye soran olursa:
Kendimi görüyorum derim Çünkü bende dünyaya binlerce insanın aynı olduğu evrene renkli olarak doğdum . Aşırı enerjik aşırı eğlenceli olmam insanları hep yordu .
Kendimi kabullenmem geç olmuş olsa da çok şeyler başarıp çok iyi yerlere başarılar taşıdım . Pes etmeden ,bıkmadan yürüdüm bu yolu tıpkı Christy gibi. Onla farkımız bedenen olmamasıydı. Ben dünyaya boşuna gelmedim diyip sol ayağıyla her şeyi yaparken birden bir doktorun kalbine dokunmasıyla hayatı değişiyor bambaşka bir evrene geçip daha büyük başarılara imza atmasıyla çok şey öğreten bir kitap .En başta pes etmemeyi ,savaşmayı öğretti.
Düşünsenize hiç yürüyemiyor ,konuşamıyor ,yazamıyor üstelik yemek yiyemiyor hep birilerine bağlı olduğunuzu . Hayatınızın karardığını hissettiniz değil mi?
İste burda ANNELERİMİZ en büyük destekçilerimiz, mutluluğumuz , yaşama sevincimiz. Belki Christy annesi elinden tutmasaydı bu kitap hiç olmayacaktı .
İyi ki annelerimiz var ..
Albert Einstein
14 Mart 1879’da Almanya’nın Ulm kasabasında doğdum..
Babam küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibiydi ancak pek başarılı bir iş adamı sayılmazdı.
Annem Paulin’in dünyası müzikti, yetenekli bir piyanistti..
Özellikle Beethoven'in piyano parçalarını nefis çalardı ve annemi dinlemek çocukken en büyük zevkimdi..
