Kadın doğurduğunun değil, yüreğinin dokunduğu her canlının annesi olabilir. Bir yetimin, kuşun, kedinin belki bir çiçeğin... Kadın elinin değdiği yere hayat getirir, hayat getirdiği yerde anne olur.
“Bir evlat için en güvenli liman annedir. Anne kadar hiç bir insan bir kimseye güven veremez. Hiçbir yer anne dizi kadar rahat ve huzur verici olamaz. Herkes sizden uzaklaşsa da anneniz asla uzaklaşmaz. Başınıza bir felaket geldiğinde annenin yanında bulunan güven başka yerde bulunmaz. Hangi liman var ki, anne kadar güvenli olsun...”
Bütün aşıklar aşkı ve aşkın jestlerini yeniden keşfettiklerini düşünürler .şu bir gerçektir ki her çift biricik oldukları ölçüde hiçbir yerde olmayan bir ilişki oluştururlar .Fakat şu da aynı zamanda Gerçek olan bir şeydir :aşka ilişkin tutum sandığımızdan daha fazla ölçüde ait olduğumuz kültüre bağımlıdır. Örneğin: batıda ve uzak doğuda aşkla ilgili jestler aynı değildirler . doğulular öpücüğü tanımazlar. Aşıklar Hatta aynı şekilde anneler bebeklerini koklarlar ,başka bir tarzda söylersek solurlar. Zira Marleau Monty şöyle yazıyor: " Mimiklerdeki farklılık bizzat heyecanlardaki farklılığı da içerir. "
Irk ve bölgesel farklılıkları izleyen bu aşk davranişindaki farklılıklar duygularımızın ve cinsel yaşamımızın bütünlüğüyle bireyler olarak kendimizden kaynaklanmadığını çok iyi şekilde gösteriyor. Biz dil ile birlikte bütün bir zihinsel ve psişik yapı ediniyoruz .Üstelik bunları dışarıdan ediniyoruz. tam olarak anne babaların çocuklarının sözlerinden çok davranışlarıyla etkiledikleri gibi okulda aldığımız eğitimin ,sosyal ve ekonomik çevremiz bize belli bir tarzda var olmayı ve özel bir şekilde yaşamayı öğrettiğinden daha kesindir
Zamanın birinde her gün yeni bir acıya uyanan, her akşam bir başka kötü
haberle gözlerini kapatan bir ülke varmış. Bu ülkenin insanlarının bazılarının zaten dünyadan haberi yokmuş. Sadece nefes alıp vererek dünyaya iştirak eder, kendileri için yaşarlarmış. Bazıları kendi havasındaymış. Paranın, rahatın, konforun, eğlencenin içinde yaşayıp gider,
Öfke zor ve rahatsızlık verici olsa da, aynı zamanda değişim için iyi bir itici güçtür. Ne var ki, uygun biçimde ifade edilmezse son derece yıkıcı olabilir. Öfke genellikle depresyona döner ve insan içindeki kaotik duygulardan kaçmak için her şeyi yapacak hale gelebilir.
ÜNAL YALTIRIK
Diyarbakır'da İlkokul
8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz?
Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım.
Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?