gelecekte bir gün özgür­lüğüne kavuşmuş ülkelerinin köyünde, iyileşmeyen yara izleriy­le, ama rahat mı rahat yürüyebilecekleri bir sabah düşlemişlerdir herhalde.
Reklam
Hasan-ı Basri Rahimehullah şöyle dedi; Ey Ademoğlu! Dinine sımsıkı sarıl, çünkü o senin tenin ve kanındır. Eğer dinin selamette olursa, tenin ve kanın da selamette olur. Eğer tersi olacak olursa, böyle bir şeyden Allah'a sığınırız; bu sönmeyen ateş, iyileşmeyen yara, bitmeyen bir azab ve ölmeyen bir nefis demektir.
Hrozny, o köye tercümanla birlikte bizzat gitti. Savaş şartlarının da etkisiyle, yokluk ve sefalet vardı. Köylüler, çaresizdi. Aradığı köylüyü, hasta yatağında buldu. Zavallı adam, neredeyse bir deri bir kemik kalmış, halsizlikten bitap düşmüş, vücudunun bazı yerlerinde iyileşmeyen yaralar oluşmuştu. Yerinden doğrulmakta bile zorluk çekiyordu. Arkeolog, köylüye sormak istediği soruları tercümana söyledi. Aldığı cevaplar ise: Hugo'nun ekibinde, yıllarca çalışmış. Onu çok severmiş. Öldüğünü duyduğunda çok üzülmüş. O uğursuz heykelle ilgili konuşmak istemiyor. Hugo'nun ve iki arkadaşının, o heykel yüzünden öldüğünü, kendisinin de yakında öleceğini söylüyor. O heykel lanetli, diyor. Çok merak ediyorsanız, kendiniz gidip bakın!!!
İyileşmeyen bir çatlak, gelecekteki ilişkilerimizin temelini sarsabilir.
Sayfa 197Kitabı okudu
Fiziksel travmalar nasıl insan bünyesinin kendi kendine ve dışarıdan yardım almadan kapatamayacağı yaralar olarak tanımlanıyorsa psıkolojık travmalar da benzer şekilde dışarıdan yardım almaksızın kendi başlarına iyileşmeyen ruhsal yaralanmalar olarak tanımlanabilirler. Psikolojik travmada, kurban veya mağdur sadece travmaya maruz kalan kişi değildir. Travma yaratan olayda, arama, kurtarma, güvenlik ve benzeri alanlarda çalışan kimseler, itfaiyeciler, travma olayında sevdiklerini kaybedenler veya ciddi tehlike yaşayanlar, onların çocukları ya da yakın dostları da travma kurbanları olmaya aday bireylerdir.
Reklam
Sen yaptığın şeyde ulaştığın başarıda değil, o şeyi yapmakta buluyorsun zevki. Bana anlatamazsın. Biliyorum ben. Sen de biliyorsun bunu. Güzellik seni incitiyor. Bu senin içinde ebedi bir acı, iyileşmeyen bir yara, ateşten bir bıçak. Ne diye dergilerle kendi kendini aldatacakmışsın. Bırak, hedefin güzellik olsun. Ne diye altın sikke haline getiresin güzelliği? Zaten yapamazsın ya bunu; benim telâşım da boşuna işte.
Sayfa 431 - Kitap ZamanıKitabı okudu
İçinde iyileşmeyen bir sancıyla bir yanı öbür yanına bir türlü uymamış, aşkla uyuyup nefretle uyanmıştı günler boyunca, sonra nefretle uyuyup aşkla uyanmış, tek bir şey olamamanın kahrını çekmişti. Kimi gün bütünüyle af ve merhamet kimi gün tepeden tırnağa öfke ve nefretle dolmuştu.
Sayfa 353
Zaman tüm yaraları iyileştirirdi, iyileşmeyen yaralar da nihayetinde mezara götürülürdü.
857 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.