Belki de hepimiz sessizce kabul etmeliyiz; 'anlam' biz çözmeye çalıştıkça düğümlenen bir sır. Biz bulduğumuzu sandıkça daha da kolay saklıyor kendini bizden.
Anlamın varlığını hissediyor, kokusunu alıyor, esintisinin varlığımızda uyandırdığı heyecanı fark ediyoruz ve sonra herhangi bir şeymiş gibi yavaş yavaş terk ediyoruz onu unutulmaya.
İç geçirerek daha ne kadar sürecek bu bekleyiş, kavuşamamak; incelen kollarımla düştüğüm yatakta nefesim titreyerek özlüyorum seni, dünya sönüyor yokluğunda, gömüldüğüm karanlık ne geceye benziyor ne ölüme.