Ne var ki insanoglu, kendi kendisiyle bas basayken bile, uzerine iki kez yazi yazilmis bir sayfaya benzer: Bir gozle okunan yazisi vardir, bir de bunun altinda gizli kalani.
Nasil kahkahada, gozyaslarindakinden daha tuyler urpertici asamalar bulursa, azap icinde kivranan bu adamin durgunlugunda da cigliklardan daha derin bir anlam vardi.
“Bir zamanlar benim hicbir seyim degildiniz ve ben hayatimdan hosnuttum. Simdi benim icin gene bir hicsiniz; gelgelelim bu ikinci hiclik birincisinden nasil da bambaska!”
Nesenin zorunlu oldugu siralarda neseden yoksun kalmak kadar, nesenin var oldugu zamanlarda bundan sonuna kadar yararlanmamak da insanin ruhunu cokertir ve sondurur.
Sessizlik kimi zaman olaganustu bir gucle kendini, duygunun kaliptan disari tasmis ruhu olarak benimsettirir; boyle zamanlarda sessizlik sozden daha etkilidir. Gene boyle kimi zaman az konusmak, cok konusmaktan daha cok sey soylemektir.