Bir erkek beraberce bir yere gidileceği zaman, önceden biletleri alır, arabayı kullanır ve tüm ayrıntılarla ilgilenirse, bunun anlamı romantizmdir. Erkek her şeyle ilgilenmenin sorumluluğunu yüklendiği zaman, kadın gevşer ve kendisine verilen değerin keyfini çıkarır.
"Mutluluğun peşinden koşarak yakalayamazsın,zira seni neyin mutlu edeceğini önceden bilmen mümkün değildir.Bunun yerine,en çok ilgini çeken şeyi yap, böylece mutluluk hakkında hiçbir şey bilmesen de mutlu olacaksın."
Kediler hayatlarını planlamazlar, hayatı günübirlik yaşarlar. İnsanlar ise hayatlarını bir hikayeye dönüştürmeden edemezler. Gel gör ki, yaşamlarının nasıl sonlanacağını bilemeyeceklerinden eninde sonunda hayat, anlatmaya çalıştıkları hikayeyi kesintiye uğratır. Böylece onlar da kendilerini tıpkı kediler gibi rastgele yaşarken bulurlar.
Ama daha yakından bakıp bütün mutsuzluklarımızın nedenini aradığımda… gerçekten de güçlü bir saik buldum, ki o da fâni ve âciz insanlık durumunun doğal mutsuzluğudur. Üzerinde kafa yorulduğunda görülür ki, hiçbir şey bu mutsuzluğu teselli edemez.
Sidik torbandan yüz testi ya da bin testi şarap geçmiş, ne fark eder!.. Hayatta da bir piyeste olduğu gibidir - ne kadar uzun sürdüğü değil, ne kadar iyi oynadığıdır önemli olan. Onu hangi noktada sonlandırdığının ne önemi var? İstediğin zaman bitir; yeter ki iyi bir bitiş olsun bu.
Her ilişki bir bahçeye benzer. Eğer yeşerip gelişmesi isteniyorsa, düzenli olarak su verilmelidir. Beklenmedik hava değişiklikleri kadar mevsimleri de dikkate alarak özel bakım göstermelidir. Yeni tohumlar ekilmeli ve yabani otlar ayıklanmalıdır. Tıpkı bunun gibi, aşkın büyüsünü canlı tutmak için de, mevsimlerini anlamalı ve aşkın kendine özgü ihtiyaçlarını doyurmalıyız.