Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar, yaşamları çoğunlukla doğal ortam­larından kopuk olarak geçen, benlikleri bölünmüş varlıklar­dır. Hayvan soydaşlarıyla paylaştıkları kederleri, düşüncenin bir yankı gibi tekrar tekrar kendine geri dönmesiyle giderek katmerlenir. İnsan denen hayvanın kendine has sefilliğinin kaynağı işte bu yansımalı özbilinçtir.
Pascal Düşünceler'in birçoğunu Montaigne'in kuşkucu­luğunu çürütmeye adadı. İnsanların mustarip olduğu kronik endişenin onların doğal yaşama ait olmadığının bir göster­gesi olduğunu ortaya koymayı amaçlıyordu. İnsanların diğer hayvanları örnek alması yanlıştı: "İnsana yüceliğini hatır­latmadan, sadece hayvanlara ne kadar benzediğini göster­mek tehlikelidir. Ama aşağı haline değinmeden, yüceliğinden fazlaca söz etmek de tehlikelidir." En kötüsü de insanların hayvanlara tanrı gibi tapmasıydı: "Hayvanlara ram olmaya, onlara tapmaya kadar varan insanın rezilliği."
Reklam
Pascal’dan bahsediliyor
Uzun ve ıstıraplı bir sürecin ardından 19 Ağustos 1662'de öldü, son sözleri "Tanrı hiç terk etmesin beni," oldu.
Bizi insanlık durumumuzun mutsuzluğuyla yüz yüze getirecek kolay ve sakin bir hayat değildir peşinde koştuğumuz; savaşın tehlikele­ri, vazifenin zorlukları da değildir. Asıl aradığımız, bizi halimizi düşünmekten alıkoyacak ve oyalayacak bir koşuşturmadır. - Pascal -
Gereğinden fazla iş yükü olan kadınlar, içinde bulundukları stresle başa çıkabilmek için, duygularından söz etme ihtiyacını her zamankinden daha fazla duymaktadırlar.
Belki
Felsefe nadiren açık uçlu bir sorgulama alanı olmuştur. Or­taçağ'da teolojinin hizmetindeydi. Günümüzde, orta sınıf akademisyenlerinin peşin hükümlerini açıklığa kavuşturma pratiğidir. En eski formlarında ise felsefe, dinginliğe ulaştırmayı amaçlıyordu.
Reklam
Doğalarına aykırı bir ortamın içinde sıkışıp kalma­dıkları sürece, asla kedilerin canı sıkılmaz. Can sıkıntısı ki­şinin kendisiyle yalnız kalma korkusudur. Kediler kendileri olmaktan mutludurlar, insanlar ise kendilerinden kaçarak mutlu olmaya çalışırlar.
Semptomunu sev
Devaymış gibi görünse de aslında felsefe, iyileştirme id­diasında olduğu rahatsızlığın bir semptomudur.
Hayvanlara bile sıçrayan Haset
Kedi nefreti çoğu kez, mutsuz­luğa batmış insanların kendilerine duydukları nefretin, mutsuz olmadığını bildikleri canlılara yönlendirilmiş halidir.
Kediler Avrupa'nın dört bir yanında cadılığın simgesi olarak görüldüler ve cadılarla birlikte ya da onların yerine eziyet görüp yakıldılar.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.