Ne zaman kendimize olan sevgimiz artsa veya başkaları tarafından sevilsek, bastırılmış duygular yüzeye çıkma ve geçici bir süre için sevgi dolu bilincimize gölge düşürme eğilimi gösterirler. Onları iyileştirmemiz, kendimizi onlardan kurtarmamız için çıkarlar su yüzüne.
Kediler yaşamlarını sorgulama ihtiyacı duymazlar, zira hayatımda yaşamaya değer olduğundan şüpheleri yoktur. Felsefenin nafile yere dindirmeye çabaladığı bitmez tükenmez huzursuzluğun kaynağı, insanın özbilincidir.
Kedilerin felsefeye ihtiyacı yoktur. Doğalarına sadık kalan kediler, onun kendilerine sunduğu hayattan hoşnutturlar. İnsanlarda ise doğalarından hoşnut olmamak doğalmış gibi görünmektedir. İnsan denen hayvan, öngörülebilir trajik -ve bazen de absürt- sonuçlara yol açabilse de olmadığı bir şey olmaya çabalamaktan asla vazgeçmez.
Belirli bir amaca hizmet etmeyen ya da anlık keyif vermeyen bir şey yaptıkları nadir görülen kediler, realistlerin şahıdırlar. İnsan budalalığıyla karşılaştıklarında, öylece arkalarını dönüp giderler.
Bir kadın bir konuda emin olmadığını söylediği zaman, gerçek isteğini ortaya çıkarmak için biraz zamanlı, ilgiyi ve konuşmayı gereksindiğini belirtmektedir.
Elbette erkeklerin sevildiklerini hissetmelerini sağlayan başka yollar da vardır ama bunların en güçlüsü, bir kadının erkeğin kalbini cinsellikle açmasıdır.