avcılık ve eril hakimiyet
İÖ 1500'e kadar, tüylü gergedan ve mamut gibi devasa hayvanlara yayları ve okları bile olmadan saldırmak zorundaydılar. Bu yüzdendir ki, avcı kabilelerde eylemi, cesareti, yiyecek getirebilen bireyin kutsanmasını içeren eril bir yan vardır.
avlanma vurgusu varsa erkek odaklı bir mitoloji, toprağı ekme vurgusu varsa kadın odaklı bir mitoloji ile karşı karşıyayızdır.
bakire ana Meryem
Dişi ilkenin mitolojideki başlıca rollerinden biri, bizi fiziksel olarak dünyaya getirmenin yanı sıra tinsel varlıklar olarak ikinci kez doğuran annemiz olmasıdır. Bakireden doğma motifinin temel anlamı budur
Doğanın verdiği bu güç sayesinde kadın bizzat doğadaki gizemin tezahürü, bir göstergesidir. O halde, kadın insanların dünyasında tapılan ilk varlıktır.
dişi heykelciklerin çıplak olduklarını, oysa bütün mağaralardaki erkek figürlerin bir tür giysi ile tasvir edildiklerini, şaman kılığında olduklarını belirtmeliyiz. Buradaki saklı anlam şudur: mabutu somutlaştıran dişi, kendi karakteri, kendi doğası çerçevesinde işlev görür; erkeğe özgü büyünün kaynağıysa onun bedeni değil, toplumdaki rolünün mahiyetidir.
İnanna yakıp yıkarken Ninhursag yaratıyordu
Anne hayat ilkesini hem lütufkar hem de dehşet veren rolleriyle temsil eder: Toprak doğurur ve besler, ama aynı zamanda bizi geri de alır. Kadın ölümün de annesidir...
Yeni sinapsımı kutlarım.
mitolojilerin çoğunda tanrı veya tanrıçalar doğanın enerjilerinin kişileştirilmiş simgeleridir. Enerjiler birincilken, mabutlar ikincildir. Doğanın enerjileri dış dünyada olduğu gibi içimizde de mevcuttur, çünkü bizler doğanın birer parçasıyız. Dolayısıyla, bir mabut üzerine düşünmekte olduğunuz zaman, kendi tin ve psişenizin güçleri üzerine ve aynı zamanda dışarıdaki güçler üzerine düşünmektesinizdir.
İmgenin nihai terim olduğunu düşünürsek, mitolojiyi yanlış anlarız. Tabii ki, tenktanrıcı sistemler dediğimiz şeyin problemlerinden biridir bu.
Benim mitoloji tanımım "başka halkların dini" şeklindedir ve bizimkinin başka bir şey olması gerektiğini ima eder. Dolayısıyla din tanımım da "yanlış anlaşılmış mitoloji"dir- yanlış anlaşılmanın kaynağı sembol ile göndermeyi birbirine karıştırmaktır. Bu yüzden, geleneğimizde bizim için çok önemli olan tüm tarihsel olaylar, kendi içimizdeki iktidar sembolleri olmanın dışında hiçbir şekilde önem taşımamalıdır.
hanginiz ekmek verirse
çöl yaşamı sizi Anne Tanrıça'ya pek de minnettar bırakmaz; her bakımdan kabileye bel bağlandığınızdan kabile tanrısı başat figür haline gelir.