Kalabalık bir yerdeyken onu görene dek etrafına bakınsın istiyordu.
İnsanın en sevdikleriyle bile korkularını paylaşmasının ne denli zor olduğunu biliyorum.
Reklam
Etrafında yığınla gölet, sayısız tepe ve oyuk vardı ve hepsiyle çocukluğundan bir anısı vardı. Babasının da dahil olduğu anılar.
"İnsanların bugün sessiz kalıyor olmaları, yarın da öyle olacağını garantilemez."
Sayfa 131Kitabı okudu
"Love is not a thing one is able or not able to do based on some magic. Some chemistry. That is for plays. Love is determination. Love is a choice one makes. You take someone in marriage, and you choose to love them. You do not give yourself any other option. Because marriage is difficult. Full of pains. And the life of a royal is lonely. So you grab someone, and you hang on. You love, and you love hard because if you do not, you are lost."
Belki de aşk böyle bir şeydi. Birine ne kadar kızgın olursa­nız, hatta onu korumak için yatağa bağlamaya ne kadar hazır olursanız olun, onu yine de arzuluyor, seviyorsanız ve ona ihtiyaç duyuyorsanız aşıksınız demektir.
Sayfa 287Kitabı okudu
Reklam
392 syf.
3/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Gregory ve Lucy
Gregory’nin hikayesi ile seriye noktayı koyuyoruz. Seriyi göz önüne aldığımda bence yazar serinin sonlarına doğru sıkılmaya başlamış olacak ki son iki kitaptan da pek keyif alamadım. Aslında Francesca’nın hikayesi biraz daha iyiydi ama yazar kardeş sayısını dörtte falan bıraksaymış daha iyi olurmuş diye düşünmedim değil. Gregory’nin aşık olmaları
Biz Evleniyoruz
Biz EvleniyoruzJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 2019594 okunma
Gregory, onun güzel olduğunu düşündü. Aşk var, diye düşündü kendi kendine. Ve harika bir şey. Gülümsedi. Dokuz kez harika. Bu da gerçekten harika.
Sonra, tam da pencerenin önünde dururlarken bir yıldız kaydı. Genişçe, alçak bir kavis çizdikten sonra görünürden kaybolana dek parlayıp ışıltılar saçtı.
Şimdi onun yoldaşı olmuşlardı. İki küçük sözcük. Seni seviyorum. Asla onlarsız yapamazdı. Ve bu muhteşem bir şeydi.
Reklam
Bir başka kadını asla sevmeyecekti. Bir başka kadını asla sevemezdi. Bundan sonra olmazdı.
Onu istiyordu. Ona ihtiyacı vardı. Varlığı hava gibiydi. Yemek gibi. Su gibi.
Ve Gregory anladı. Lucy'yi seviyordu. Dünyanın en garip, en harika duygusuydu bu. İnsanı coş­turan bir şeydi. Sanki dünya birdenbire önünde açılıvermişti. Her şey aydınlanmıştı. Anlamıştı.
''Artık benim tatlı oğlum değilsin, değil mi?" Gregory gülümsedi. Kendini bildi bileli annesi onu böyle severdi. "Sen istediğin sürece öyleyim, anne. Sen istediğin sürece."
Onu öpüyordu.
O andan itibaren, düpedüz kaybolmuştu. Bütün sözcükleri unutmuş, mantığını ve düşüncelerini yitirmiş gibiydi. Zihni sözcüklerin olmadığı, garip bir şeye dönüşmüştü. Dünya renkten ve sesten, ısıdan ve duygudan ibaretti. Sanki bedeni, zihnini içine almıştı.
Resim