Pirus bir acuzenin elinden Argos’ta can vermeseydi ya da Julius Ceasar sırtından ölümüne hançerlenmeseydi. Böyle düşünmekle değişmez ki tüm bunlar. Zaman onları mühürleyip sonsuz ihtimal odasında prangaya vurmuş. Peki, tüm o olayların asla olmadığını varsaysak bütün bunlar mümkün müdür? Ya da şöyle demeli, ancak geçip giden şeyler mi mümkündü? Doku, ek rüzgârını ey dokumacı.Sayfa 35 - İthaki Yayınları, 1. Baskı
Dostlar, Romalılar, vatandaşlar, beni dinleyin: Ben Sezar’ı gömmeye geldim, övmeye değil. İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler çok zaman kemikleriyle beraber gömülür; haydi Sezar’ınkiler de öyle olsun.
Sara kutsal sayılmaktaydı çünkü nöbetleri dramatikti: Bilinç kaybına, ağızda köpürmeye ve kasların, mesanenin ve büzgen kontrolünün gevşemesine yol açmakta, ama aynı zamanda hastaların bazen lehlerine çevirebildikleri psikolojik semptomlar içermekteydi. Büyük İskender ve (daha sonra) Julius Ceasar antik çağdaki güçlü saralılardı.Sayfa 21 - Dost Kitabevi