... Bir insan diğer bir insanın fiziksel ağrısı olduğunu duyduğunda, o insanın bedeninin içinde cereyan eden olaylar ona birtakım gizli gerçeklerin karakterine bürünmüş bir şekilde, görünmeyen bir coğrafyaya aitmiş ve her ne ka dar kötu de olsalar, dünyanın görünen yüzeyinde cereyan etmedikleri için gerçeklikten yoksunmuş gibi görünürler.
Saf Türklük kadar, saf erkek olmak da önemliydi onun için. (Kadın da saf kadın olarak değerliydi; "hatta" annelik görevini ihmal etmemek kaydıyla kamusal alanda boy gösterebilirdi.) Erkeklik ka­ dınsılaşmamalı, sert kalmalıydı. Kadınlarla fazla yakınlık, erkeği yumuşatabiliyor; ortaya "karı kılıklı erkekler" çıkabiliyordu.
Reklam
Bence çağımızın en üzücü özelliği, sıradan insanın geçici olmayanı ve güzeli yansıtmakla ilgili olan her şeyden koparılmış olmasıdır. TÜKETİCİLERE göre biçilmiş günümüz kitle kültürü -bir protezler medeniyeti- ruhları sakatıyor; insanın kendi varlığı ile ilgili en temel soruları sormasını ve bir ruhî varlık olarak kendisinin şuuruna varmasını, giderek artan bir şekilde engelliyor... Ve ünlü sinema yönetmeni Tarkovski ekliyor: - "Ama bir sanatçı, gerçeğin sesine kulaklarını tıkamamalıdır, tıkayamaz; çünkü, ancak ve ancak bu davet, yapıcı iradesini belirleyecek ve disiplin altına alacaktır. Sanatçı ancak bu sayede inancını başkalarına aktarabilme yeteneğine ka- vuşacaktır; bu inanca sahip olmayan bir sanatçı ise, doğuştan kör bir ressama benzer!
Boş laf ağız kurutur, başka bir b.ka yarmaz
Sayfa 167
Dünya yaratılalı kaç yıldır, bunu Allah'tan başka kimse bilmez. Hz. Adem'in yeryüzüne indiği vakitten Nuh tufanına kadar ve tufandan Hz. Mu­sa'nın vefatına kadar kaç yıl geçmiştir. Bu da ta­rihçiler arasında birleşilmemiş bir meseledir. Doğ­rusunu ancak Allah bilir. Çünkü o zamanlarda ya­ zılmış bir tarih yoktur. O vakitlerin durumu yalnız Tevrat-ı şerifte yazılıdır. Fakat tarihçiler arasında meşhur ve ka­ bul edilmiş rivayete göre Hz. Adem'den Tufana ka­ dar ikibin ikiyüz kırk iki ve Tufandan Hz. Musa'nın vefatına kadar, bin altıyüz yirmi altı yıl geçmiştir. Bu hesaba göre Hz. Adem devrinden Hz. Musa'nın vefatına kadar üçbin sekizyüz altmış sekiz yıl geç­ miş demek olur. Hz. Musa'nın dini Hz. İsa'mn Peygamberliğine kadar devam etti. İkisinin arasında gelip geçen Peygamberler, hep Musa (A. S.) ın dini üzere gön­ derildi.
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
Reklam
Zanist Çi ye?
Zanist rastiya bêkêmasî nade. Zanist mekanîzmayek e. Ew rêyek e ku meriv hewl dide zanîna xwe ya xwezayê baştir bike. Ew pergalek e ji bo ceribandina ramanên we li hember gerdûnê û dîtina ka ew li hev dikin an na. Û ev kar, ne tenê ji bo aliyên asayî yên zanistî ye, lê ji bo hemû jiyanê ye. [
Isaac Asimov
Isaac Asimov
]
KA RAN LIK.. Kavga eden üç hece. Karanlık. Bitişik yazıldığında varoluşa meydan okuyan yüce ruh. Ürkütücü, korkutucu, boyun eğen, tehditkâr, sakin, sessiz, duygulu, duyarsız, halsiz, yalnız, uğultulu, gürültülü, kimsesiz, sensiz, bensiz, benliksiz, herkes, ses !
Gazind
min pala xwe da kîjan dîwarî;hilweşiya ava tehl e hemû kaniyên jê vedixwim xewnên min giş reş û spî bedena min warê wêran. ax xwedayo! ka ew bihara ez li bendê bûm! ka ew karxezala te pesnê wê dida?
Berken Bereh
Berken Bereh
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
Reklam
Eşyadan öylesi vardır ki, akıl orada duraklar, işin uygun olup olmadığını bilmez. Binaenaleyh düşünceye mecbur ka- lır. Ta ki, yapıp yapmamasından hangisinin hayırlı olduğunu ayırdetsin.
bilhassa padişahın Türk milletini aldatmış olduğunu söylerken gözlerine dikkatle baktım. Efendisi için ne düşünüyordu? Anladım ki, onun gözlerinin ka'rinde en mukaddes yerinden vurulmuş, en aziz itikadını kaybetmiş bir ruhun sessiz, isyansız ıstırabı var. ka'r: derinlik dip itikat: inanma
Sayfa 106 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Hz. Ömer b. Hattab radıyallâhu anh şöyle söylemiştir: "Üç şey olmasaydı Allah'a kavuşmuş olmayı isterdim: Alnımı Allah için secdeye koymak, iyi hurmaların kötüsünden seçildiği gibi hoş sözlerin seçilip konuşulduğu meclislerde oturmak ve Allah yolunda yürümek. Hz. Ka'b radıyallahu anh şöyle söylemiştir: "Secde ettiği sürece kulun günahları silinir." Abdullah b. Abbās'ın oğlu Ali radıyallahu anhüma her gün bin kere secde ederdi ve bu yüzden kendisine 'seccad' (çok secde eden) lakabı verilmişti. Said b. Cübeyr hazretleri şöyle demiştir: "Yapamadığım secdeler hariç dünyadaki hiçbir şeye üzülmüyorum."
yarê, ka bêje kîjan kulîlkê bixim berbiska te!..
Sayfa 45 - SorKitabı okudu
âh..
Kâ'b b. Ucre (r.anh) anlatıyor: Bir gün Resûlullah: "Minbere doğru yaklaşınız." buyurdu. Biz de yaklaştık. Bir basamak çıkınca "Amin" dedi. İkinci basamağa çıkınca yine "Amin" dedi. Üçüncü basamağa çıkınca da yine "Amin" dedi. Minberden indikten sonra: Ya Resûlallah! Bugün senden, şimdiye kadar duymadığımız bir şey duyduk!" dedik. Resûlullah: "Cibril-i Emin geldi ve 'Ramazan'a yetişip de günahları bağışlanmayan kimse cennetten uzak olsun!' dedi. Ben de, 'Amin' dedim, ikinci basamağa çıktığımda Cebrâil, 'Yanında anıldığında sana salâvat getirmeyen, cennetten uzak olsun!' dedi. Ben de, 'Amin' dedim. Üçüncü basamağa çıktığımda Cebrâil, 'Annesinden ve babasından her ikisi veya birisi yanında yaşlanıp da, onların rızasını kazanmayan kişi de cennetten uzak olsun!' dedi. Ben de, 'Amin' dedim." buyurdu.
Sayfa 337Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.