Ibn Cerir, el-Umevi el-Meğûzî de, el-Hilai Fevaid'de, Hakim ve İbn Merdûye zayıf isnadla, Abdullah b. Sa'd'dan, Sunâbihî'nin şöyle dediğini bildirir: Muaviye b. Ebi Süfyan'ın meclisindeyken, oradakiler, kurban olanın Hz. İsmail mi yoksa Hz. İshak mı olduğunu tartıştılar. Muaviye dedi ki: Bu işi bilenin yanına düştünüz.
Sayfa 408 - Ocak Yayıncılık 1.baskı Kasım 2012 istanbulKitabı okuyor
Yaşadığımız çağ bizi 'fazla, daha da fazla' tutkusuyla ölçülerin aşıldığı bir hayata sürüklerken, yaşadığımız kâinat ise, her karesinde ve her keresinde, 'kıvam'ı fısıldıyor. Kâinatta bir eksiklik ve noksanlık göremiyoruz, doğru; ama bir fazlalık da görünmüyor. Herşey, bir 'kıvam' halinde; belli bir ölçü, takdir, mizan üzere var ediliyor. Ne insanın veya kuşların iki bacağı 'eksiklik,' ne de örümceğin sekiz yahut kırkayağın kırk bacağı 'fazlalık' arzediyor. "Daha fazla bacağı var” diye ne ka- rınca örümceğe, ne örümcek kırkayağa özeniyor. Zira, her bir şeye ona lâyık ve münasip olan; onun görevine, konumuna ve ihtiyacına denk düşen veriliyor. Ne daha azı, ne de fazlası; kıvam hali veriliyor
Reklam
Şehirlerden sürülen bu insanlar, önce şehrin banliyölerine sığınırlar. Ama polis İstihbaratı onları bulup ortaya çıkarır ve şehirleri toptan terk etmeye, siyasal eylem arenasından uzak­ laşmaya zorlar. Kıra ve dağlara, köylü yığınlara doğru çekilir­ ler. Başta köylüler onları aralarına alır ve İnsan avından ko­ rur. Şehir merkezlerinde polisle saklambaç oynamak yerine kaderini köylü yığınların eline bırakmaya karar veren milli­ yetçi militan bundan asla pişman olmayacaktır. Köylülerin pelerini hayal bile etmediği bir yumuşaklık ve güçle onu sa­ rar. Aslında kendi ülkelerinde sürgün edilmiş ve ulus ve po­ litik mücadele kavramını şekillendirdikleri şehir ortamından koparılmış bu insanlar gerillanın yolunu seçerler. Polisten kaçmak İçin sürekli oradan oraya hareket etmek zorunda ka­ lan, dikkat çekmemek İçin gece yürüyen bu militanlar ülkele­ rini dolaşmak ve tanımak için fırsat bulurlar. Kafeler, bir son­ raki seçimlere ya da falanca polisin zalimliği üzerine tartışma­ lar geride kalır. Kulakları ülkenin gerçek sesini duyar, gözle­ ri halkın büyük ve sonsuz yoksulluğunu görür. Sömürge reji­ mi üzerine yararsız yorumlarla çok değerli zamanın harcandı­ ğını kavrarlar. En sonunda değişimin reform ve iyileştirme anlamına gelmediğini anlarlar. Şehirlerdeki siyasal huzursuz­ luğun her zaman sömürge rejimi değiştiremeyecek ve devire- meyecek kadar güçsüz olacağı daima musallat bir şaşkınlıkta kafalarına dank eder
ömrümde gördüğüm en güzel yüz bir gazete satıcıslnın yüzüydü, Beverly ile Vermont kavşağında standı olan yaşlı adamdan söz ediyorum, yüzüne bakınca ona o ismi neden taktıklarını anlıyordunuz: Kurbağa Adam. sık sık oradan geçerdim, ama pek konuşmazdık ve bir gün ölüverdi Kurbağa Adam ama onu hep hatırlayacağım; bir gece civardaki barlardan birinden ç�kmıştım, o standındaydı ve bana ba k ıp, "sen ve ben, aynı şeyleri biliyoruz," dedi. başımı sallayıp iki baş parmağımı yukarı doğru kaldırdım, o koca Kurbağa kafasını ayışığında yukarı kaldırıp o güne kadar duyduğum en korkunç ve sahici ka h k aha ile gülmeye . başladı. ne yüzler, gelip geçtiler.
Şanssız insan yoktur, siz iste­ meseniz de şans kapıyı kırar ve girer en iyisi siz ka­ pıyı aralık bırakın"
Atılan her adımın hata olma olasılığı vardır, dolayısıyla olası b*ka dikkat çekmemek için istifinizi bozmayın.
ePub
Reklam
Ne!!!
“Emin mi­sin?” diye sordıı Emetterio. “Kanat lideri olarak bu benim hakkım.” Hançerlerini kınlarından çıkarıp minderin kenarına bıraktı. Bu da neydi böyle? “Aksini söyleyecek değilim.” Emetterio iri elini tıraşlı ka­ fasında gezdirdi. “Sıradaki müsabaka: Dain Aetos ve Violet Sorrengail.”
Sayfa 322 - VioletKitabı okuyor
Demokrasinin Cinsiyeti +12
Yurttaş olmanın,bireyin ya da grubun tekil çıkarlarını aşma anlamına geldiği düşüncesi;ve bir demokrasiyi gerçek kılan şey olarak etkinlik ve ka yılıma verilen önemdir.
Sayfa 63 - MetisKitabı okuyor
Çocuğun bizim "kötü" dediğimiz her davranışı, aslında bize baş ka türlü anlatamadığı bir derdini anlatma yoludur. Nitekim, yukarıda bahsi geçen çocuğun davranışından daha "kötü" kaç davranış göstere bilirsiniz, böyle düşünürsek? Amacımız bu yüzden hiçbir zaman, çocuğun o ya da bu şekilde davranmasını sağlamak olmamalı. Ceza yoluyla çocuğun bu davranışını önleyebilirdik; ama bu hiçbir işe yaramazdı. Çocuğun "kötü" dediğimiz her davranışı, derinlerde onu rahatsız eden bir şeyin sonucu. Sonuç olan bu davranışı değiştirebiliriz, ama gerçek neden orada durur ve kendisine yeni yollar yaratmak için çalışır. Çocuk asla kötü davranmaz. Aynı şey, içimizdeki çocuğun "kötu dediğimiz davranışı için de geçerli. İşlerimizi tembellikten yahut önemsememekten dolayı erteliyor değiliz. İçimizdeki anne-baba, içimizdeki çocuğu o işin sonuçlarından ürküttüğü için harekete geçmeye korkuyoruz sadece.
Ümitsizlik mi aşılıyor bir insan, uzak dursun benden, ka- ramsarlık mı yayıyor, uzak dursun. Grip gibi bulaştırır bana o ümitsizliği, karamsarlığı. İdealsiz bir insan mı var geri dursun benden. Yardım edebileceksek ne mutlu, edelim; ama önce zarar görmediğimizden emin olalım.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.