Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Demokrasinin Cinsiyeti
Liberalizmin temellerini incelersek,ka dınları ilk toplumsal sözleşmeden dışlayanın tesadüfi bir ihmal olmayıp,sözleşmenin gerektirdiği temel bir şey olduğunu görebiliriz. Pateman erkeklerin,politik düzen için, yönetenlerin yönetme hakkına sahip olduklarını öne süren önceki anlayışlara meydan okuyacak yeni bir mutabakat temeli aradıklarını ileri sürer.Aynı zamanda da erkek kardeş ler için kadınların bedenlerine erişme imkanının sağlandığı bir kardeşlik oluşturarak,babaların hakimiyetini devirmek istemişlerdir.Erkekler artık, o zamana kadar evlenme hakkını babadan oğullara bir armağan olarak bahşeden ya da kısıtlayan patriyarkın kaprislerinin insafına kalmış olmadık ları için giderek resmileşen bir evlilik sözleşmesi için de kendi dolaysız erişim yollarını oluşturabilirlerdi. Sözleşme koca ile karı arasındaydı. ama bu, kadınların korunma karşılığın da itaatlerini sundukları tamamen tek yanlı sözleşmeydi.Sonraki mücadele ler kadınlara,gelirleri ya da çocukları nın vesayeti üzerindeki bazı bağımsız hakları sağlayarak sözleşmenin.doğa sını değiştirse de,evlilik sözleşmesi nin kadınların direnme hakkını hala yadsıyan çok önemli bir yönü vardır. Çağdaş yasalar,evlilik içi tecavüzün varlığını henüz kabul etmemektedir. Bir kadın karı olduğu sürece,kocasıy la sevişmeyi reddetme hakkına sahip değildir.
Sayfa 50 - MetisKitabı okuyor
Druid kültü, Roma öncesi Galya'da son derece büyük bir milli yapı ve algı oluşturuyordu ve bu, birdenbire ortadan kalkmamıştır. İnsan kurban etmek, yerel baskınlar, kafa kesme ve ka- bileler arası savaş gibi uygulamalar bastırılmıştır. Augustus, Roma va- tandaşlarının Druid ritüellerine katılmasını yasaklamış, fakat bu dini yasadışı ilan etmemiştir.
Reklam
Türk tarih tezi
bu kuram, Türklerin aslen Orta Asya’da yaşamış olduklarını ama ku¬ ra klik ve kıtlık yüzünden Çin, Avrupa ve Yakındoğu gibi başka bölgelere göç etmek zorunda kalmış olduklarını ka¬ bul ediyordu. Böylelikle Türkler dünyanın yüksek uygar¬ lıklarım yaratmışlardı. Yakındoğu'daki Sümerler ve Hitıtler aslında ilk Türklerdi. (1930’larda kurulmuş olan iki büyük devlet bankasına Sümerbank ve Eubank adlarının verilmiş olması bir tesadüf değildir). Atilla ve Cengiz Han, uygarlaş¬ tırma misyonunun icracıları olarak tanımlanmıştı. Bu ku¬ ram Türklere kendi geçmişleri ve kendi ulusal kimlikleri için yakın geçmişten yani Osmanlı döneminden bağımsız bir övünç duygusu vermeyi amaçlıyordu.
Sayfa 277 - 1925-1935 reform politikaları: Laiklik ve ulusçuluk
Xanî, ilâhî aşk kahramanı Mem'in zindana atılışını, mükemmel bir aşka kavuşmanın nedeni olarak gösterirken, kâmil bir aşka ka- vuşmayı da, ebedî vuslatın bir nedeni saymaktadır. 1016 Âşık Mem ile Ma'şûk Zîn arasına engeller koyan Bekir'in asıl görevi, aşklarının diri kalması ve yok olmaması için iki âşık arasına engel koymasıdır. Aynı şekilde Bekir'in eziyetlerinin nedeni de, onların Allah'ın ni- metlerine kavuşmaları içindir. Bekir bir yerde imtihan sebebidir
Sayfa 309Kitabı okudu
Demokrasinin Cinsiyeti
Uzun ve güçlüklerle dolu reform mücadelelerinde,kadınlar kendilerinin de birey olduklarını; kişilik,mülkiyet ve çocuklar üzerindeki kişisel hakları er keklerle paylaşmaları gerektiğini; ka mu rızasının verilmesinde erkeklere katılmaları gerektiğini vurguladılar.
Sayfa 41 - MetisKitabı okuyor
Çocuk ve Ekran...
Beynimiz bizleri görsel yanılgıya düşürecek şekilde düzenlenmiştir. Her ne kadar çok sayıda duyumuz olsa da genelde görme hep en baskınıdır. Beynimiz renkli ve hareketli şeylere bakmayı yeğlediğinden, gördüğümüz bazı imgeler bizde güçlü tepki- ler doğurabilir. Dolayısıyla ekranda renkli ve hareketli bir şey var- sa, izleyen kişi dikkatini hemen oraya verecektir. Bu ilk etapta kötü bir şey değildir aslında. Fakat zamanla o ka- dar keyif verici bir şeye dönüşür, beyni o kadar kendine bağlar ki daha az uyarıcı, daha az cafcaflı duyu verilerindense bunu tercih etmeye başlarız. Ekranın hakimiyetine girmiş bir bebek veya çocuk dünyayla ilgili bir şeyler öğrenebileceği daha kritik deneyimleri kaçırır. Halbuki o çocuğun bir şeylerin kokusuna, dokununca verdiği hisse, tadına bakıyor olması lazım. Dünyayı tüm duyu araçlarıyla anlamlandırmaya çalışmalı. Hani bebekler her şeyi ağzına sokar ya... Aslında mor çiçeğin tadını merak ettikleri için yaparlar bunu. Dünyayı anlamlandırmaya çalışıyorlardır. Oysa günün dörtte üçünü ekran karşısında, hiçbir şeye dokunmadan, hiçbir şey hissetmeden, hareket etme- den, başka insanlarla etkileşim kurmadan geçirirseniz, yaşamın o döneminde hızla şekillenmekte olan kilit beyin bölümlerini de yeterince geliştiremezsiniz. Bir çocuğa dil öğretmenin en iyi yolu onları ekran karşısında oturtmak değil, onlarla konuşmaktır. Çocuklarda dil edinimine baktığınızda, akıcı konuşmanın karşılıklı ne kadar diyalog kurulduğuyla, sözcüklerin ne denli etkileşim içinde ve sohbet ederek kullanıldığıyla ilişkili olduğunu görürsünüz. Yani burada etkili olan, bir aletten duyulan kelime sayısı değildir.
Sayfa 299Kitabı okudu
Reklam
Şoreşgerekî Kurdistanê Edip Karahan
"Mahkemede son söz söyleyen arkadaşlar Edip Karahan'ı he- yecanlandırmıştı. Benden kalem istedi ve sigara paketinin üstüne notlar aldı. Sıra ona gelmişti. Ayağa kalkarak şunları söyledi: 'Sizler bizleri milli duyguları zayıflatmakla suçluyor ve cezalandırmak istiyorsunuz. Bizler sosyalist düşünceye sahip insanlanz. Sosyalistler antiemperyalist olur. Antiemperyalist olanların ise aksine milli duyguları güçlü olur. Bizim babalarımız ve dedelerimiz, emperyalistlere karşı savaşırken bazıları kanlarını, kızlarını İstanbul'da, İzmir Kordonboyu'nda düşmana peşkeş çekiyorlardı. Şimdi onlann torunları kalkmış bizi milli duyguları zayıflatmakla suçluyor ve yarglıyor...' Hamdi Sevinç, 'Onlar kimdir?' diye sorunca, Edip Ka- rahan, parmağım Hamdi Sevinç'e uzatarak, 'Onlar kendilerini bilir, tarih de bilir' dedi." 157
Demokrasinin Cinsiyeti
Kadınların ulusal ve yerel meclisleri misin şu anki bileşiminde yetersiz bir şekilde temsil edildikleri açıktır.Aama önermek isteyebileceğimiz alternatif tam olarak nedir? Seçilen kadınların sayısının artması,bizzat kadınların temsil edilme düzeyini zorunlu olarak Yükseltmez,kadınların temsilinden gerçekten söz edebilmemiz için ka dınların kendi politikalarını ya da çı karlarını förmüle edebilmelerini sağlayacak mekinazmaların olması gerekir.Denetlenebilirlik kaygısı,bir de noktayım alameti farikası haline gelsede politikada kadınların sayısını artırmaya yönelik tezler,bu temel denetlenebilirlik meselesini bulanık laştırmıştır.
Sayfa 33 - MetisKitabı okuyor
Ah!
Ölülerin nerede yattığı değil, hayattay­ken nerede ve nasıl yaşadığıydı esas mesele. Mezarlıklar ne ka­ dar uzağa taşınırsa taşınsın, diriler de kendi mezarlıklarında ya­şamıyorlar mıydı?
Sayfa 205Kitabı okudu
Zorunlu çalışma bunun tam tersidir: Sözleşme yoktur; üs­ telik gözdağı vardır; dolayısıyla baskı aşikârdır. Deniz-aşırı topraklardaki askerlerimiz, metropollere özgü evrenselciliği reddederek, insan ırkına mımerııs clausıısü* uygular: insanın hemcinsini soyması, köleleştirmesi ya da öldürmesi suç sayıl­ dığından, onlar sömürge halkının insanın
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.