Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çin Lokantası
"beni sevmene asla izin vermeyeceğim" diye yazmıştın kapımdaki not defterime kendi kapımı çalmak zorunda kalmıştım içerde olmadığımı bile bile gövdeni hatırlıyorum ansızın bu kış ormanında işte uzun, büyük, parlak siyah ve vahşi! parçalayacak kadar siyah ve onarabilecek kadar vahşi! sanki aşka hayattan daha fazla özen gösteren,
142 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
“Hey, millet, ben ölmeye karar verdim. Hiç kimseye hiçbir şey borçlu değilim ama son bir iletişim denemesi yapmak istedim” diyen Kanat Güner, bu kitabı yazdıktan 13 ay sonra öldü. Henüz 28 yaşındaydı. Zeki ve başarılı bir genç kızdı, ama yalnız ve korunmasızdı. Çocukluk düşlerini gerçekleştirmek üzereydi, tıp fakültesinde okuyordu; ama yıllardır eroin bağımlısıydı. Beş yıl çabaladı, kurtulamadı. ‘‘Yanımda kal, beni bırakma. Elimi tut. Öyle tut ki bütün korkularım bitsin’’ diye sesleneceği kimsesi yoktu. Gençlere örnek olmak için eroinin, yani kendi hayatının kitabını yazdı. Eroinden kurtulmak için verdiği amansız mücadeleyi ve kaçınılmaz sonu anlattı kitabında. ‘‘Bir tuvalet köşesinde öleceğim’’ demişti. Gerçekten de öyle öldü...
Eroin Güncesi
Eroin GüncesiKanat Güner · Stüdyo İmge · 20011,406 okunma
Reklam
Adamlar hayatlarındaki kadınlar için, her şeyden önce onların geçimini sağlamak için son derece sorumlu hissediyorlardı ama daha da önemlisi "kadını çekmesin diye acıyı çekmek" konusunda da sorumlu hissediyorlardı ve evet bu anlamda centilmenlik ger­çekten de ölmemişti. Bu adamların kadınları koruma ve kurtar­ ma dürtüsü -bu gerçekten içgüdüsel bir dürtüydü- beni hayrete düşürmüştü. Bir şey onları kaçınılmaz bir şekilde bir yük olarak kadınlarını sırtlamaya zorluyordu ve işte bu o dürtü, o dürtünün kültürel dayatmalarıydı. Sonrasında elbette nihayetinde kadınlara kızmaya başlıyorlardı.
Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammül etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne tahammülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı geçirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyanmak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık. Mezarlıklara, servilere, süsenlere, nisan sonunda açan katırtırnaklarına, telaşlı karıncanın adımlarına yazık, mezar taşına konup da bağıran karganın sesine yazık, ölüme ağlayan şaire, yaşam var zanneden filozofun nefesine yazık, şen taklalarla ilk senelerinde koşup zıplayan, ağaçlara tırmanırken seyredilip seyredilmediğini kontrol eden kedinin tırnaklarına yazık, ağdaki balığa, lokantada onu bekleyen anguta, önce ön iki ayağını sonra arkadakileri ovuşturup bu hareketinden büyük kâr ve kisve uman karasineğe yazık, hortumunu sallayan koca file, sanatlı sıçrayışı ile dahi boşluğu dolduramayan yunusa yazık, grafon kâğıdından gelincik ve petunyalara, en pürüzsüz çakıl taşına, kum olmuş zavallıya, sağdan sağdan yürüyen eşeğin inadına, yol kenarlarındaki ısınmış dikenlere, kozalağın içindeki fıstığa, duvara yapışmış yosuna yazık, bu topu binyıllardır çevirip duran sema-i muğlâka, titreyen kanatlara, açılan göğe ve onun katmanlarına, havanın, suyun olduğu, olmadığı yerlere yazık.
168 syf.
8/10 puan verdi
Sıradanlığın ihtişamı
Baumgartner
Baumgartner
Paul, eserin lansmanında sanki bu kitabın son kitabı olacağını ima eden birkaç söz etmişti. Elbette bu söyleme karşılık içim burkuldu. Ancak bundan daha ziyade, farkında olmadan nahoş bir durumun farkına varmama vesile oldu. Yolun sonuna geldiğini kabullenmiş bir insan, yolun sonuna doğru ilerleyen bir insanı tutup sarstı. Bu farkındalık
Baumgartner
BaumgartnerPaul Auster · Can Yayınları · 2023120 okunma
Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
Reklam
192 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
benim için hem çok keyifli hem de çok zor bi okuma deneyimi olan bu kitabı okurken aldığım birçok mesaj kitaba karşıt yöndeydi. yaptığım alıntılara karşı olumsuz yorum ve mesajlar, kitabın benim düşünce yapımı bozacağına dair söylemler oldu. bunu kibar bi dille yapıp gerçekten düşünen kişilere asla bir lafım yok ama yine de benim düşüncelerim
Evliliğe Karşı
Evliliğe KarşıGlenn Campbell · Geoaktif Kültür ve Yayıncılık · 201296 okunma
Yalnızlık kaçınılmaz bir son değil, ulaşmaya gayret ettiğim bir mertebeydi kimi zaman.
open.spotify.com/episode/1SpaSCh... Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.