Her şeyin mantığı, kader dışında, doğa ve talihte arandığına göre, o halde kader üzerinde durmanın anlamı nedir?
(…) kökleri gereği yerleşip kalmasına izin verilmiş, dahası yerleşmeye zorlanmış biri; aynı zamanda da, daha yüce bir kader gereği, yurdundan ne kopabilmiş ne de orada kalabilmiş biri; bu kader, onu ötelere, toplumun dışına sürüklemiş, kalabalıklar içerisinde düşünülebilecek en çıplak, en kötü, en vahşi yalnızlığın içine atmış; onu kökeninin yalınlığından koparmış, uçsuz bucaksızlığa, gittikçe büyüyen bir çeşitliliğe doğru kovalamış; böylece büyüyen, sınırsızlığa açılan, sadece gerçek hayat ile arasındaki uzaklık olmuştu; evet, gerçekten de yalnızca bu uzaklıktı büyüyen: Vergilius, hep kendi tarlalarının sınırlarında gezinmiş, her zaman kendi hayatının sınırboylarında kalmış; huzur nedir bilmeyen bir insan; ölümden kaçarken ölümü arayan, eser vermek isterken eserden kaçan biri; bir âşık, ama yine de hep kovalanmaya yargılı, gerek iç gerekse dış dünyanın tutkuları arasında yolunu kaybetmiş, kendi hayatına sadece konuk olabilmiş biri.
İthaki Yayınları
Reklam
Bunca kalabalık arasında tanışmış olmamız eğer kader değilse nedir?
Sayfa 603 - Timaş Yayınları
Rıza Tevfik Bölükbaşı
Gâyesi bilinmez mukadderâtın Ölümdür en büyük sırrı hayatın Düşün yaşamaktan maksadın nedir ? Bu âlem bir geniş açık sahnedir Herkesi dünyaya kader sevk eder Her gelen rolünü oynayıp gider
Öfke kadar insanı aptallaştıran ve sadece kendini güçlendirmenin peşinde koşan başka bir şey daha yoktur. Başarılı olduğunda ondan daha küstahı, başarısı engellendiğinde de ondan daha delisi yoktur. Ama yenildiğinde bile bir an olsun yorulmak nedir bilmediğinden, kader rakiplerini ortadan kaldırdığında dişlerini kendine geçirir.
Sayfa 54 - seneca, öfke üzerine, 3.1.5Kitabı okuyor
Her sabah Süleyman Mescid-i Aksâ'ya gelir, tam bir ihlâsla Allah'a ibadet ederdi. Her gün, mescitte yeni bir otun bittiğini görür, adın nedir, ne biçim ilâçsın, kime ziyansın, faydan kime? diye sorardı. Her ot, adını, tesirini söyler: " Şuna can'ım, öbürüne zehir... Buna zehirim, ona şeker... Adım, kader levhasında şudur. " diye dile gelirdi. Doktorlar Süleyman'dan o otu öğrenirler, bilgi sahibi olurlar, ona uyarlardı. Bu suretle doktorluk kitapları düzdüler. Bedenleri hastalıklardan kurtardılar.
Sayfa 335 - Panama Yayıncılık
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.