ben kendimi bildim bileli çok aceleci bir insan oldum; bildiğini karşısındakine dümdüz söyleyen ve sonrasını hesaplamayan. bazıları buna aptallık derler. ama sonra anladım ki oyun öyle oynanmıyormuş. çok basit kuralları varmış bu hikayenin. mesela blöfe blöfle karşılık vermek, mesela bir yalanı savuşturmak için başka bir yalan söylemek.
oysa insanın kendi kadar aciz başka bir insanla ilgili yalan söylemesi, tuzak kurması, aldatması, bunu yapabileceğine inanması, kaderi aşağılamaktan başka bir şey değildir. çünkü zaten birine tuzak kuruyorsanız; onun kaderiyle değil, kendi kaderinizle oynuyorsunuz demektir.
yani nedir? sen onun hayatı hakkında bir karar vereceksin ve sonra her şey senin istediğin gibi olacak öyle mi? buna sen mi karar vereceksin? peki, ne hadle?
biz bunları konuştuğumuz sırada ne oluyor, biliyor musunuz? kader, evren, başkalarının hayatı konusunda karar vermeye çalışanlar, kendi zavallı hırsları için her yol mübahtır diyenler, tuzak kuranlar, yalan söyleyenler. şu an ne oluyor biliyor musunuz? birileri size çok gülüyor.