Her sabah Süleyman Mescid-i Aksâ'ya gelir, tam bir ihlâsla Allah'a ibadet ederdi. Her gün, mescitte yeni bir otun bittiğini görür, adın nedir, ne biçim ilâçsın, kime ziyansın, faydan kime? diye sorardı.
Her ot, adını, tesirini söyler: " Şuna can'ım, öbürüne zehir... Buna zehirim, ona şeker... Adım, kader levhasında şudur. " diye dile gelirdi. Doktorlar Süleyman'dan o otu öğrenirler, bilgi sahibi olurlar, ona uyarlardı. Bu suretle doktorluk kitapları düzdüler. Bedenleri hastalıklardan kurtardılar.
Sayfa 335 - Panama Yayıncılık