Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...sabah evime varmıştım. o zaman açıkhava'da bob dylan konseri vardı. konsere gitmeye karar verdik. ben, jawa ve salih açıkhava'ya gitmeden önce tuncay batıbeki'yi gördük. tuncay eski hey dergisi'nde rock'n roll niyazi'yi çizerdi.... ....
Sayfa 78 - altıkırkbeş yayın kasım 1996 birinci basımdanKitabı okudu
...yola koyulmaya başladım. sebze dolu bir kamyonete bindim. herif finike'ye gidiyordu. yine bir abaza kamyonu. giderken yolun kenarında duran kırmızı bir araba gördük. kamyon ayısı bunlara korna çalıp elini ağzına yapıştırdı. kadına bir öpücük attı. ''of be abi'' dedi, ''kadını düzemedim ama düzmüş kadar oldum''. ben o zaman anlamıştım heriflerde ruh olmadığını ve birilerine bakarak tatmin olan insanlar olduklarını... ....
Sayfa 81 - altıkırkbeş yayın kasım 1996 birinci basımdanKitabı okudu
Reklam
...bir çeşit imâlat yapıyordular. rondele imâlatı falan. preste çalışıp çalışamayacağımı sordu. ben de daha evvel çalıştığımı söyledim. hayatımda prese dokunmuş değildim. diğer adamların nasıl çalıştığına baktım, sonra ben de aynı onlar gibi çalıştım.... ...
Sayfa 29 - altıkırkbeş yayın kasım 1996 birinci basımdanKitabı okudu
....bir süredir işlerim iyi gitmiyor, hep aksilik çıkıyordu. zaten hiçbir zaman iyi gitmedi. hep elime ayağıma bulaştırıyordum. bir herife daha bilezik ve küpe yapmıştım. side'ye gidip satacaktı. ama kızların bana yaptığı gibi bir oyun yapmıştı herif. hiç haber vermemişti ve aradan bir ay geçmişti. yine bir insanın peşine düşecektim... ....
Sayfa 81 - altıkırkbeş yayın kasım 1996 birinci basımdanKitabı okudu
Bir an içimde pişmanlık hissettim ama artık iş işten geçmişti.
cebimde bir de belediye otobüsü bileti vardı. otobüse binip kadıköy'e gelmeye karar verdim. yolda gelirken otobüsün camından baktığımda kesmek için deve bile getirmişler. yakında fil getirseler şaşırmam..... ....
Sayfa 94 - altıkırkbeş yayın kasım 1996 birinci basımdanKitabı okudu
Reklam
Zeytinin besin değeri yüksek olduğu için cadılar birtakım güçlerinin oluşması için günde bir zeytin yiyordu. Karanlık ve ışıksız bir yerde olmaları gerekiyordu. Bir tane mumu yere koyarlardı. Kırk gün içerisinde mumun kendiliğinden yanması gerekliydi. Kırk gün içersinde mum yanmazsa cadı olamıyorlardı. Onlar kırk gün bir zeytinle dayandığına göre ben yarım kilo zeytinle çok uzun süre dayanabilecektim.
...trende hiç kimse yoktu. beni yabancı sanıp kompartmana hiç kimse gelmiyordu ve uzanıp trenin sesini dinliyordum. takur tukur sesi bana ritm gibi geliyordu, sanki müzik dinliyordum. sesler her zaman aynı olmaz. bazen çok tiz, bazen yumuşak. rayların altındaki ağaçların yerine iyi oturmasına veya gevşek kalmasına bağlıydı. sabah kalktığımda haydarpaşa'daydım... ....
Sayfa 91 - altıkırkbeş yayın kasım 1996 birinci basımdanKitabı okudu
...açıkhava'ya geldik ama girmek için biletimiz yoktu. tellerin arasından girmek istiyordum. bir süre sonra kramp'ın gitaristi doğan geldi. bu arada nasıl gireceğimizi düşünüyorduk. etraf polis doluydu.... ...
Sayfa 79 - altıkırkbeş yayın kasım 1996 birinci basımdanKitabı okudu
Reklam
...aradan altı ay geçmişti ve saçlarım çok uzamıştı. ikizlerden biri bana hep, sen kadıköy'deki gençler gibisin ordaki kızlar seni görürse... ....
Sayfa 29 - altıkırkbeş yayın kasım 1996 birinci basımdanKitabı okudu
Okurlarımızı yasal dergileri değil “fotokopi fanzinleri” izlemeye çağırıyoruz. Onlar sizi uçurumdan aşağı itecek güce sahiptirler ve uçmayı öğrenmenin zamanı geldi.
Trende uyuyabilirdim. Kaldığım kompartımanda bir iki kişi vardı. Hiç konuşmuyordum. Beni yabancı sanıyorlardı. Gece 12’de bir yerde indiler. Rahat rahat ayaklarımı uzatıp uyumayı düşündüm.
53 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.