Ruha darbe ..
.. benimle beraber olmuş, sıcak vücudunun bütün kıvraklığı ile bana yaslanmış, uzun gecelerde soluğu soluğuma karışmış bir kadın benden kopuyordu da, benim kılım bile kıpırdamıyordu. Ben hiç direnmiyor, onu yeniden kazanmak için hiçbir şeye başvurmuyordum. Bu kadının temiz bir içgüdü ile gerçek insanda çok olağan saydığı o bir sürü şeyden hiçbiri yoktu benim duygularımda. İçimde başlayan uyuşmanın çok ilerlemiş olduğunu o gün fark ettim.
Akıp giden parlak sular üstünde kayıyor, hiçbir şeye tutunamıyor, kök salamıyordum. Bu soğuyuşta bir ölüşün, bir cesetleşmenin başladığını çok iyi biliyordum. Çürüyüşün kötü kokusu henüz çıkmamıştı, fakat önlenemeyecek bir uyuşma, bir katılaşma, korkunç ve buz gibi bir duygusuzluk, dış çöküşten öncenin, vücudun gerçek ölümünden önceki dakikalar başlamıştı.,,
JAUFRÉ:
Biraz daha bekleseydi ölüm dışarıda böyle sarsacağına beni sabırsızca.
GEZGİN:
Ama ölüm bu kadar yakın olmasaydı Jaufré,
Sevdiğin kadın şu anda yanında olmazdı, sarılmazdı sana
O güzel kokusu duyulmazdı soluduğun havada,
Ve "Seni seviyorum Jaufré" demezdi sana.
Sayfa 70Kitabı okudu
Bir kadın kötü biri de olsa, anne olduğunda tertemiz görürüz onu. Süt kokar sanki. Algılar rollere göre değişiyor. Dünyanın düzeni böyle.
ellerinden belli olur bir kadın
Ellerini düşündüm geceler boyu
Ellerin içimde akıp duran su
Ellerin, türküler uykular kadar güzel
Ellerin karanfil kokusu...
" Şimdi dua yeni yapıldı,dedikodu yerine yazmasın Allah'ım, o Hafize'nin kokusu neydi öyle? Ter kokusunun üzerine sıkmış parfümü, sıkmış parfümü... Ne ayıp şey, koskoca kadın! Tövbe estağfurullah."
Sayfa 13 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
Aşk göründü, dalga göründü.
Kar göründü, dostluk göründü.
Kelime göründü.
Su göründü, eşyaların sudaki aksi...
Kanın sıcaklığında, hücrelerin serin gölgeleri.
Hayatın rutubetli tarafı.
Sıkıntılı Doğu insanının yaratılışı.
Kadın sokağında serserilik mevsimi.
Mevsim sokağında yalnızlık kokusu.
yaşamın nemli yanı belliydi
insan özünün hüznünün doğusu
kadın sokağında serserilik mevsimi
mevsim sokağında yalnızlık kokusu,
Sayfa 52
Ey aşk!!!!!?
Bu kadın, acayip lezzette bir meyveye, şimdiye kadar kokusu hiç duyulmamış, renkleri hiç görülmemiş bir çiçeğe benziyordu.
Bu kadın, artık nesli inkıraz(tükenme)¹ etmiş bir acayip hayvancıktı.
Diğer duyularda söz konusu olduğu gibi, koku duyusu yoluyla algıladığımız şey de aslında bir yanılsamadan, beynimizin ve bedenimizin havadaki kimyasallara çeşitli anlamlar atfetmesinden ibaret. Joanne ve parozmi rahatsızlığı, mucize meyve örneğinde olduğu gibi, bedensel işlevlerimizdeki ufacık değişikliklerin gerçekliği algılayışımızı –hastalık hallerinde veya sağlıklıyken– ne kadar derinden etkileyebildiğini gösteriyor. Kokuları algılama biçimimiz ve bu kokulara verdiğimiz duyusal tepkiler tamamen hayatta kalma ihtiyacından doğuyor.
Yine hastane yatağında o yaşlı kadın, o iğrenç kokuyu, havaya yayılan ölüm ve çürüme kokusunu, midemden ağzıma doğru yükselen o acı suları hatırlıyorum.
Hayatta kalmak için çürüyen dokulara veya dışkıya muhtaç bir canlı, örneğin bir kurtçuk veya bokböceği olsaydım, belki o anda havaya sinmiş o kokular bana fırından yeni çıkmış ekmek kokusu gibi güzel ve rahatlatıcı, gül kokusu gibi hoş gelecekti.
Sayfa 110 - Metis BilimKitabı okudu
Boğaz'ın kokusunu bir kadın kokusu gibi özlemle koklarken fark edebildi ancak İstanbul'u ne kadar çok özlemiş olduğunu.
