geçen gece iki üç arkadaşla parkta oturuyoruz. hafif kafası kıyak olan arkadaş biraz yüksek sesle; ''insanların benim davranışlarımı, söylediklerimi onayladığı kadar insan olacaksam, kalsın istemem. varsın ben hayvan olayım.'' dedi. devamında parkın çaprazındaki apartmanın ikinci katının balkonunda çay içen dayı arkadaşa ithafen; ''bağırma lan gece gece, hayvan oğlu hayvan.'' dedi. arkadaş da bize diyor ki; ''bu olay hariç. burada balkondaki dayı haklı.'' :D
Çok keyifli, hemen hemen her duyguya dokunan bir seyir yaşadığımı belirterek başlayayım yorumuma.
Nerede akşam orada sabah diyerek vur patlasın çal oynasın bir hayat yaşayan yarı insan yarı fey Bryce Quinland, yine bir partiden kafası kıyak halde en yakın arkadaşının evine döner. Fakat eve girmeye çalışırken kapının önünde düşer. Yerler kaygandır, ıslaktır ve kan kokmaktadır. Zar zor içeri girmeyi başaran Bryce'ı korkunç bir manzara beklemektedir. En yakın arkadaşının vücut parçaları her yerdedir...
Yazarımız bu kez bir çok türü kullanmış kitapta. İnsan, fey, melek, mer, cadı, şekil değiştirenler... ne ararsanız var. Hangi tür, kitapta ne yapıyor anlamaya çalışırken üzerine bir de bu türlerin hiyerarşisi eklenince kitaba adaptasyon epey zorlayıcı oldu. Bahsi geçen şehrin valisi bir melek mesela. He tabii bunun yanına çeviri ve edisyon hataları da eklenince sen bu zorluk 2 katına çık!
Başlar tamamen fantastik polisiye havasında, hatta karakterler kanatlı, sivri kulaklı filan olmasa sıradan bir polisiye dozunda ilerliyor. Sonra işin rengi değişiyor tabii. Başlardaki ağır tempo yarıdan sonra ivme kazanıyor ve son 150-200 sayfada tavan yapıyor.
Size önerim kitabı ara vererek okumamanız ve son 200 sayfayı kesinlikle bölünmeyeceğinize emin olup öyle okumaya başlamanız olacak.
+18 aynı zamanda, şiddet ve cinsellik içeriyor.
Her şey iyi güzel hoş ama sevgili DEX Kitap, neden bu yazarın kitaplarında bu kadar özensizsiniz? Kitaptan alacağım keyfi o kadar çok baltaladınız ki çevirisini bırakıp orijinal dilinde devam edip etmemek arasında gidip geldim sürekli! Yapmayın!
Eğlenceli bir kitap. Katya sanat eğitimi almak için gittiği Mallorca Adası'nda kendi dünya anlayışına oldukça ters birçok insanla tanışır. Aralarına katılmakta da hiç zorluk çekmez. Kitabın sonlarına doğru konu biraz farklılaşsa da genel olarak okuma zevki veren bir kitaptı.
Hızlı olaylar, tuhaf bir aşk ilişkisi, yoz insanlar ve katolik bakirenin bütün bu olaylar içindeki ruhsal durumu akıcı ve eğlenceli bir dille anlatılmış. Erotik öğeler içeren bir kitaptır kendisi. Beni rahatsız etmedi. Ama daha derin bir felsefik inceleme ile yazılsaydı ya da kadının ve adamın yaşadığı ikilemler daha detaylı olsa daha güzel bir kitap olabilirdi. Üstünkörü aceleyle yazılmış gibi. Okunabilir, eğlenceli bir kitap ama okumasanız da olur.
geçtiğimiz cumartesi gecesi saat iki gibi üç arkadaş açık tekel arıyoruz. bir iki tekele baktık, kapatmışlar. bildiğimiz diğer tekele bakmaya gidiyoruz, bu tekelin olduğu sokağa iki yüz metre civarı kala baktık tekelin ışığı açık. son dakika kapatmadan yetişelim diye hızlı gidelim dedik birbirimize. bu sırada hafif kafası kıyak arkadaş bize; "durun lan ayakkabı bağcığım açılmış, onu bağlayayım da hızlı yürürken düşmeyeyim." deyip ayakkabı bağcığını bağlamak için eğilirken o kafayla o kafanın üzerine yere düştü. düştü ama çuval gibi düştü, ses soluk yok. arkadaşa; "lan şuna bi' şey de." diyorum arkadaş; "yattığı yer incitmesin." diyor. bunu duyan düşen arkadaş, lan ben ölmedim piç diyor aynı arkadaşa. o da düşen arkadaşa lan sen öldün diye demedim, düştüğün yerde inşallah taş yoktur da kafan gözün yarılmamıştır diye temenni olarak dedim onu diyor. sonra ben bu muhabbete koptum, sonra diğer arkadaş yere düşen arkadaşa ve bu muhabbete gülen bana kızıp hadi ama ya tekel kapanacak dedi. o sırada tekele baktık ışıkları sönmüştü. sonra biz de kalkıp geri el yapımının başına döndük. yani? yani bir şeye kararından fazla tepki gösterince bir şeye erişme fırsatını kaçırıyorsunuz. yani? yani sizin fazla tepki göstermenizden şikayetiniz yoksa boş verin fırsat kaçsın.