Kahverengi... İsmi olmayan tek renk. Hepsinin birer adı var. Kırmızı, sarı, mavi... Ama o kahvenin rengi. Kahve mi renge ismini verdi, renk mi kahveye mis kokusunu... Tuvalde sarıya siyah düşerse doğan... Yani kahverengi gündüzle gecenin, güneşle ayın çocuğu. Ne sarı kadar kurak, ne de siyah kadar öfkeli. Kokusu vardır ya her rengin. Deniz kokar mesela mavi. Ya da yeni açan hanımelidir yeşil. Kadın kokusudur pembe. Zira şeytan kırmızıdır ve kadın masum görünmek adına ;bazen beyaz ekler kırmızısına. Ama kahverengi çiğ kahve kokusudur. Bayramlar taze kahve, kahverengi bayram sabahı kokar. Tanrı'nın ruhunu üfleyerek seni yarattığı çamurdur. Onunla yoğurur hayatta son nefesini verene kadar. İşte gelince bir gün o vakit, yine seni bağrında kahverengi saklar.
" Güzel yavrum,
Mevsimler gelir,mevsimler geçer,
Zaman gelir ay tutulur,zaman gelir güneş aya kavuşur,
Yıldızlar kayar,
Yağmur gökkuşağına aşık olur,
Zaman bile duruverir bir vakit gelince
Ama insan hiç değişmez. "
Bir an vardı
O an.
İşte o an diyecektik sevdiğimizi
Her şey o yüzden oldu.
Doğru sözleri ararken biz
İnce bir boşluk sızdı içeri
Göğü ve göğsümüzü ezdi.
Bütün turnalar uçtu.
Turna neye benzer bilmem
Ama bütün kuşlar göçtü
Acısı kalpte durdu
O an.
O an yoktu.