Eğitim
Mesela Collège de France'ta profesör olduğumda ofisimi nerede istersem seçebileceğim konusunda serbest olduğumu söylediler. Herhangi bir üniversite söyleyebilirdim ama ben "Müze istiyorum!" dedim. Tabiat Tarihi Müzesi'nin paleontolojisinin yanında bizim Şevket'in eski ofisi vardı, orayı aldım. Her sabah binaya geliyordum ve müzenin içinden geçip o canım fosilleri görerek ofisime gidiyordum. Her gün geçerken de mutlaka başlarında öğretmenleriyle ilkokul veya ortaokul öğrencileriyle karşılaşıyordum. Çocuklar ellerinde xerox kopyalarıyla paleontoloji müzesini gezmeye gelmiş oluyorlardı. Bazen ben de yardımcı oluyor, onlara bir şeyler anlatıyordum. Bir keresinde grup ziyareti yoktu. Megatherium'un dibinde bir kız bağdaş kurmuş, oturuyor. Elinde büyük bir kâğıt, çizim yapıyor; yaklaşınca da ne çizdiğini gördüm. Öyle bir çizmiş ki hayvan neredeyse çıkıp yürüyecek. Kıza burada ne yaptığını sorduğumda "Ben Beaux-Arts'danım," dedi. Yani güzel sanatlardan. Ödevi için çizim yapıyormuş. Kızın yetiştiği ortamı düşünebiliyor musun?
Ben onu durduramadan defterimi kapıyor ve tertemiz bir kâğıdın bir köşesini koparıyor. Dişlerimi sıkıyorum, ama ona defolup gitmesini söyleyemeden kalemimle bir şeyler karalıyor ve kâğıt parçasını bana doğru itiyor. "Romanınızda Rachel adında bir kadına yer vermelisiniz." Kâğıtta, kadının adı ve numarası kabarık ve dikkatli bir yazıyla yer alıyor. "Kız arkadaşım bundan pek hoşlanmazdı." Omuz silkiyor, hiç rahatsız değil. "Kız arkadaş, eş değildir." Demek böyle bir kadınla uğraşıyorum.
Reklam
" Kitaplardaki karakterlere bizim adımızı veriyorum, öyle hayal ediyorum o sahneleri.Mesela...Geçen gün erkek karakter kıza kağıt helva aldı, kız o kadar mutlu oldu ki mutluluğunu ben bile hissettim.Saçma değil mi? Alt tarafı bir kağıt helvaydı ve sadece bir karakterdi...İşte hep böyle, onlar yaşıyor ama ben bizi hissediyorum."
Üşümüş bir sokak kedisinin kirli burnunu kâğıt mendiliyle silen o küçük kız olmak isterdim, çünkü inanırım o küçük kızın çağrıldığına o yavru kedinin derdine çare bulamasa da saflığından ötürü onun çağrıldığına inanırım belki saflığı iyileştirir onu çağıran cümleyi, belki onun sözcükleri açık yaraları kavuşturur, belki bir melek tercümesidir o küçük kız
Sayfa 95 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Barbi bebeklerin olmadığı 70’ler Türkiye’sinde kız çocuklar kartondan kesilmiş Şebnem’leri kâğıt elbiselerle giydirdiler.
Sayfa 202 - Yapı Kredi Yayınları - 14. BaskıKitabı okudu
Öğretmene de böyle zor soru sorulmaz ki!
— Bir dahaki derse bu hikâyenin özetini çıkarın. Hâlâ hikâyenin içine dalmış hâlde olduklarından çocuklar yavaş hareket ediyorlardı, gözleri baygın, ağızları yarı açık. — Mutlu olunca ne geçer elinize?, sesi doğru, keskin bir oktu. Öğretmen Joana'ya baktı. — Tekrarla soruyu...? Sessizlik. Öğretmen kitapları dizerken gülümsedi. — Tekrar sor,
Reklam
642 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.