Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
rus mezalimi
Yol döne döne iniyor. Bütün köyler harap. Halk vatanlarını, evlerini, ata ocaklarını bırakmışlar, kim bilir nerelere gitmişler, nerelerde ölmüşler! Bu güzel Anadolu böyle miydi ? Bir zamanlar bu ocaklardan dumanlar tüter,bu ovalarda sürüler otlar, bu evlerde mutlu aileler kanaatle, fakat saadetle yaşarlardı. Şimdi her köşe bir mezar, her yer bir harabezâr . Ardasa'ya geldiğimiz zaman harabeden başka şey görünmüyordu. Ortalık karardı. Güneşsiz, gurupsuz donuk ve soğuk bir akşam. Rusların tahribatından, Ermenilerin zulmünden insan dehşete kapılıyor. İnsan bir sokak feneri direği görse, dar ağacı zannediyor. Ardasa harap, caminin içi, mezarlık tamamen perişan. Cami ile medrese ahıra çevrilmiş. Mezarlığın bir kısmına ise kahvehane yapılmış. Sokaklar mermi kovanlarıyla doluydu
Romanın Türü-Nasıl Bir Roman? Bozkurtların Ölümü evet, bir tarihî romandır; fakat herhangi bir tarihî roman olarak değerlendirilemez. O, bir destandır; bir destanın roman hâline getirilmiş biçimidir. Tarihî roman kavramı, Bozkurtların Ölümü'nü anlatmaya yetmez. Roman kahramanları 621 ile 639 yılları arasında yaşamış gibi görünürler ama
Reklam
Bir kitabı okurken uyuyakalmanın huzuru, az ama öz eşyanın gerçekliği, o elli kuruşluk kahvehane çaylarının muhabbeti, martılarla paylaşılan simitin tadı, rüzgarın getirdiği komşu teyzenin gözleme kokusu, bahçede düştüğü için dizi kanayan küçük kızın ağlaması gibi basit ama içten yaşamak lazım... Basit ama ruha dokunan, ruhu güzelleştiren ne varsa öyle basit yaşamak lazım..
Yakamoz Kitap 2015Kitabı okuyor
Gönül ne kahve ister ne de kahvehane, Gönül ahbap ister kahve bahane.
1936 yılı Aralık ayındaki Barcelona.
İşçi sınıfının iktidarda olduğu bir şehri ilk kez görüyordum. Küçüklü büyüklü tüm binalar, fiilen işçiler tarafından zapt edilmiş ve kızıl bayraklarla ya da anarşistlerin kırmızı siyah bayraklarıyla donatılmıştı. Her duvara orak-çekiç ve devrimci partilerin isimlerinin baş harfleri çiziktirilmişti. Hemen hemen bütün kiliseler kundaklanmış, içindeki tasvirler de yakılmıştı. Etraftaki kiliseler işçi çeteleri tarafından sistemli olarak tahrip ediliyordu. Her dükkan ve kahvehanede, işletmenin kolektifleştirildiğini belirten bir yazı asılıydı. Hatta ayakkabı boyacıları bile kolektifleştirilmişti, sandıkları da kırmızı siyaha boyanmıştı.
Sayfa 9 - bgst yayınları - Haziran - 2017Kitabı okudu
Batı’da, özellikle romantizm dalgası sürerken, sömürgeciliğin ilk dönemlerinde Doğu egzotizminin büyüsüne kapılan birçok gezgin yazarın çok yaygınlaştırdığı bir imge varsa, bu da “Doğu kahvehanesi” imgesidir.
Reklam
Esrar Kahvehanesi ve Bektaşiler
Nargilemizi çeken veli, Çekmeyen deli, Pirimiz Hacı Bektaş-i Velî, Yûf münkire, Lanet Yezid'e... Alâeddin Gaybî'nin Abdal Musa'ya intisabından sonra, tıpkı esrar içildiğinde yaşandığı gibi, 'dünyalık kaygılarından reha' bulduğu için aldığı 'Kaygusuz' mahlası zamanla Bektaşiler arasında esrara verilen isimlerden biri haline gelmiştir.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane."
"...burada çay, nicedir saltanatını kahveye kaptırmış olmalı ki çayhaneler kahvehane diye anılıyordu."
Sayfa 463 - TimaşKitabı okudu
Kahvehaneye oturup iki çay söyledik. Cemal Süreya gibi değil, daha sıradan söyledik çayları. Onun şair olması belki biraz fark ettirdi ama yine de Cemal Süreya gibi değildi söyleyişimiz.
Profil yayıncılıkKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.