Yazar dördüncüsü olan bu kitabında, Seyyah olur ve Fesleğen’inin peşine düşer. Sevdiğinin sevdirdiği yolda; özlemle, hüzünle, gözünde yaşlarla ilahi bir aşka, ilahi bir aşkla yürür. Ve okurlarına bu kitabı bitirmek için değil; anlamak, gelişmek ve değişmek için okumalarını önerir…
Sevmek insanın ateşidir. Sevdin mi ateşin yükselir, içten içe
Elbette ki hayat anlamsız. Keza ölüm de. Lovec- raft evreni keşfedildiğinde insanın kanını donduran şeylerden biri de işte budur. Kahramanlarının ölümü bütünüyle anlamsızdır. Herhangi bir teselli getirmez. Hiçbir şekilde hikâyenin sonuçlanmasına hizmet etmez. HPL, bir kuklanın parçalara ayrılmasından başkaca hiçbir şey önermeden karakterlerini acıma- sızca yok eder. Bu sefil ani değişikliklere bütünüyle kayıtsız kalan kozmik korku büyümeye devam eder. Yayılır, eklemlenir, belirginleşir. Büyük Cthulhu uy- kusundan uyanır.
Büyük Cthulhu nedir? Bir elektron dizilimidir, tıpkı bizim gibi. Lovecraft'ın dehşeti kesinlikle mad- deseldir. Ancak kozmik güçlerin özgür oyun tarzıyla, Büyük Cthulhu'nun bizimkilerden fazlasıyla üstün bir eylem yetkisine ve gücüne sahip olması oldukça mümkündür. Ki bunun a priori olarak öyle özellikle güven verici bir tarafı da yoktur.
Donald Kalsched savunma stratejileri olarak arketiplerin rolüne dikkat çekmiştir. Korkutucu veya son derece zorlu bir şeyle karşılaştığımızda bilinçdışı biçimde bir arketipe başvururuz ve o durumdan kurtulmamıza yardım eden "karaktere" dönüşürüz. Uç durumlarda, "aklımızın başımızdan gideceği" kadar dehşete kapıldığımızda, alternatif bir yer olarak arketipin içinde tümüyle kaybolabiliriz. Jung travmaların psişe'de "özerk komplekslerin" (ayrı kişiliklerin) oluşumuna yol açabildiğini söylüyordu; basitçe bu, travmatik bir olay sırasında zihnin olup bitenin dayanılmaz gerçekliğiyle, kendini farklı kısımlara ayırarak başa çıkabilmesi anlamına gelir. Bunun sebebi, zihnin tacizden etkilenen kısmını ayrıştırarak, kişinin geri kalan kısmının işlemeyi sürdürmesini sağlamasıdır. Böylece, sözgelimi geceleyin tacize uğrayan çocuk ile tacizcisiyle sabah aynı kahvaltı masasına oturan çocuk aynı kişi değildir. Hayat bir şekilde devam eder, çünkü etmek zorundadır. Bu bölünme veya dissosiyasyon, zihnin, dayanılmaz tecrübeler yaşarken hayatımızı sürdürmemizi sağlayan koruyucu bir işlevidir. Benliğimizin "olayı yaşamamış parçasına kaçarız.
sabah erkenden kahvaltısını edip şehre gidip treni yakalayan, ticaret âleminin tozlu, kasvetli atmosferinde kalan, akşam evine dönüp yemeğini yedikten sonra uykuya dalan iş adamının hayatı bir kadırga kölesininkinden beterdir - zincirleri demir değil altındır o kadar.
hem öyle olsun hem böyle...
saçımız kurumasın
yosun tutmasın burnumuzun deliği...
inip batıp denizi deşerken martılar
dalgalarda kraterler açılsın
balıklar düşsün göğe
yer yarılsın bir kavanoz gibi çatlasın
yalnızlıktan usanan volkan...
hem öyle olsun hem böyle...
kirpiklerimiz kavuşmasın ister bazı şiirler
kimi yalnızlığın seğirtir peşinden
çamur götürür düştüğü meyveye
ham düşürür dalından
olmamış bir çocuğun
kopması gibi anasından...
hem öyle olsun hem böyle...
saati bulan takmamışken koluna daha
vebadan ölenler sayılıyken
bir elin kalan parmakları kadar
uykuyu bölen düşünmenin
gözüne çomak soksun felek
iki de bir tatlı uykudan uyanmak
çok zor namussuzum...
Kürtler hiçbir zaman asimile olmadı ve Türk tarafı da bundan vazgeçmiş görünüyor, çünkü bugün yeniden Kürtler'den söz edilebiliyor, halbuki birkaç yıl önce bu terim hoş karşılanmıyordu ve onlar ne yazık ki 'geride kalan Dağ Türkleri' olarak tanımlanıyordu.
Eşiğin ötesi var, bilinmezlikle dolu,
Her adım bir umut, her duruş bir soluk.
Aşamıyorsak dağları, belki de yol budur,
Yerimizde saymak değil, tohum ekmektir bu durak.
Belki de eşiğin kendisi bir başlangıçtır,
Her çaba, her deneme, yeni bir umut ışığıdır.
Yerimizde sayıyor gibi görünsek de,
Her sabır, her bekleyiş, aslında bir hazırlıktır.
Öyleyse durma, yılmadan eşikte dur,
Her deneme bir öğrenme, her teşebbüs bir nur.
Ve unutma ki, her eşik bir kapıdır aslında,
Açmak için anahtar sabırdır, umuttur, sevgidir baki kalan.
Murat Adatepe
@madatepee
·
08 Mayıs 01:48
Bir eşik var, ne yapsak aşamıyoruz. Her daim yerimizde sayıyoruz.