Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
#omerhayyam
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yaptıklarından başka niceleri geldi , neler istediler, sonunda dunyayi bırakip gittiler. sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.. geçmis günü beyhude yere yâd etme, bir
2. Dünya Savaşı’ndan günümüze bir arpa boyu yol!
Amerika, o yıllarda, karatenli insanları cepheye göndermekte ayrım yapmazken, ırklar karışmasın diye Afrika kökenli yurttaşlarından kan bağışı kabul etmemiştir!
Reklam
Kan Bağışı
Artık hiçbir cinayetin saati tespit edilmiyor Epilya, Beni sevmekten vazgeç.
Oysa, suyun maviliği üzerindeki siyah leke, İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerika üniforması içinde ölen kara tenli insanların kanayan yarasıdır. Çünkü, Amerika o yıllarda kara tenli insanları cepheye göndermekte ayrım yapmazken, ırklar karışmasın diye Afrika kökenli yurttaşlarından kan bağışı kabul etmemiştir.
BM Genel Sekreterliği de yapmış İsveçli Diplomat Dag Hammerskjöld, paranın refah içinde olan ülkelere gitmesini “hastanın sağlıklıya olan kan bağışı” olarak ifade etmişti. Ne kadar gerçekçi bir ifade? Parayı ihtiyacı olandan alıp, hiç olmayanda çürümesine izin vermek!
Birinin kolumu yakaladığını hissettiğim an çığlıklarla onu tekmeleyecektim ki kollarını etrafıma sardı ve ellerinden birini saçlarıma daldırdı. Lastiğin ne zaman koptuğunu ve saçlarımın omuzlarıma döküldüğünü fark etmemiştim bile ama koku tanıdıktı. "Küçük kedi pençelerini çıkarmış yine," dedi Pars, sesi zayıf geliyordu. Onu göğsünden ittirerek başımı kaldırdım ve gözyaşları içinde yüzüne baktım. "Ne oldu?" diye sordu, gülümsüyordu. "Beni yakalayamazlar, ben onları yakalamışımdır ama henüz farkında değillerdir. Anlayamadın mı hâlâ?" "Senden nefret ediyorum..." Yüzümün buruşmasıyla, içime çektiğim oksijenle boğuluyormuş gibi hissetmiştim o an. Göğsüne vurmaya başladım. "Senden nefret ediyorum! Senden nefret ed..." "Ah..." "Ne oldu?" Boncuk boncuk dökülen gözyaşlarımın ara sında o kadar çabuk renk değiştirdim ki, ben bile şaşırdım. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım, omuzlarından tuttum, kollarından ve ellerinden... "Ne oldu Pars? İyi misin?" "Biraz zayıfladık diyelim," dedi şaka yapar gibi, zayıf bir tonla gülerek. "Birkaç tüp kan bağışı yaptık diyelim..." "Neden bunu yapıyorsun bana?" Çocuk gibi, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Neden yapıyorsun bunu..." "Çok seviyorum seni o yüzden," dedi gülümseyerek yüzümü avuçlarımın arasına aldığında.
Reklam
1- Operatör bir doktor hastaneye girdiğinde, hemşirenin telaşla koşuştuğuna tanık olur; hemşire doktora sorunu şöyle anlatır: “Doktor! Ambulans biraz önce çok kritik durumdaki beş kişiyi getirdi. İkisinin böbrekleri ciddi zarar görmüş vaziyette, birinin kalbi zedelenmiş, birinin akciğeri mahvolmuş, birinin karaciğeri yırtılmış. Organ bağışı bulabilecek durumda değiliz ama sağlıklı genç bir adam kan bağışında bulunmak için geldi ve lobide oturuyor. Eğer bu adamın organlarını alırsak beş hastamızın hepsini kurtarabiliriz. Elbette ki bu genç adam ölecek ama beş hastayı kurtarmış olacağız.” Operatör doktorun bu genç adamın organlarını alması ahlaken meşru mudur?
Sayfa 37
Halepçe Katliamı
Şeyh Mahmut Berzenci olayında olduğu gibi, üzerinde defalarca alçakça oyunları oynanarak katliamı sürüklenmiş Kürt insanı, emperyalizmin Ortadoğu'daki çıkarları için bir kez daha "Kan bağışı"nda bulunmuştu.
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.