Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hz. Ömer'in Kudüs'ü Fethetmesi Üzerine
Hz. Ömer'in bir fatih olarak Kudüs'e girdiği anı hatırlatmak istiyoruz. Hz. Ömer buraya girerken hiçbir Hristiyana, en ufak bir kötülüğün yapılmasına müsaade etmemiş, kiliseleri kendilerine bırakmış ve hiç kimsenin bu kiliselere dokunmamasını emretmişti. Ayrıca Kudüs patriğinin fevkalade gönlünü aldıktan sonra, patrik ona, kendi kiliselerinde namaz kılmasını teklif ettiğinde Hz. Ömer, bunu kabul etmeyip daha sonra gelecek Müslümanların, bu davranışı delil göstererek kiliseleri mescitlere çevirmeye kalkışmamalarını istemişti. Bunu açık kalplilikle ifade etmek lazım ki, Haçlı seferleri sırasında tekrar Müslümanların ellerinden aldıklarında, süvarilerinin dizlerine ve atlarının dizginlerine kadar çıkan bir kan gölü içerisinde şehre girişleri ve bütün Müslümanları ve şehirdeki herkesi kılıçtan geçirmek suretiyle büyük bir katliam yaptıklarını görüyor ve her iki fatihin Kudüs şehrine girişlerini yan yana getirip yorumu okuyucuya bırakıyoruz.
korkak yudum başlarken yeni tenle birlikte tutkun ve kayıp bir yola yavaşça meyvelerle yalnız kanın inzivası ve bir kan gölü çölde kanatların durgunluklarda şeffaflaştığı bir suskunluk çimeninde toplanırlar
Reklam
Hükümet yetkililerine ulaşmışlar ve sormuşlar sonra da; işte, geldik bize ne yapacaksınız diye ... "sizi öldüreceğiz" demiş yetkililer gayet rahat bir şekilde..." Ama ibadetimizi yaptıktan sonra..." Namaz kılmışlar infazcılar sonra da bölgeden topladıkları Ermenileri teker teker kesmeye başlamışlar. Kafaları bir yana, gövdeleri bir yana savrulmuş insanların...Kan gölü olmuş akmış...
Sayfa 180Kitabı okudu
"Yaşlandığımızda ne oluyor?... İçimizdeki çocuk nereye gidiyor?"
"Her vahşi cinayeti tarihin tekerrürü olarak nitelendiremezsin."
Seni sevmiyorum de, ama bunu sert bir şekilde söyleme. Ölümü kanıksamış olan cellat bile, Zavallı adamın boynuna baltayı indirmeden önce, Kusura bakma der, özür diler. Kan gölü içinde yaşayıp ölen bu adamdan Sen nasıl daha katı olabilirsin?
Reklam
"Bütün diğer yaraları gibi o da iyileşirdi."
Gökyüzü maviydi, güneş parlıyordu ve dallarının üstü buzla kaplanmış söğüt ağaçları, asılı kristaller gibi tıkırdadı ve ışıldadı. İki hafta sonra yılın en uzun gecesi olacaktı. Ardından yine güneş açmaya, yeryüzü ışığa ve sıcaklığa doğru seyrine dönecekti. Umuda doğru. Her şey mümkün.
Sayfa 392Kitabı okudu
Değer mi bilmiyorum. Yeni baştan başlamak isteyip istemediğimi bile bilmiyorum.
Sayfa 259Kitabı okudu
SILVIUS Tatlı Phebe, hor görme beni, ne olur hor görme. Seni sevmiyorum de, ama bunu sert bir şekilde söyleme. Ölümü kanıksamış olan cellat bile, Zavallı adamın boynuna baltayı indirmeden önce, Kusura bakma der, özür diler. Kan gölü içinde yaşayıp ölen bu adamdan Sen nasıl daha kan olabilirsin? PHEBE Ben senin celladın olmak
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.