Işıkları kapattım geçen gece, Bulmak isteyen beni, Yakmadın kendini, Kandil yaksın bu gece. Ortalık zifiri karanlığa döndü o gece! Sözünün eri olanları aradım, Yokmuş meğerse onlar yerinde, İnziva çekildim diyenleri gördüm, Vitrinin en önünde o gece.
Yalnızlıklar zamanı kentler kalabalık değil nazenin, insanın ayak izi dahi ürkek, bütün pencereler hevesli kapanmaya ardı sürgülü, el ayak çekilir, insan dağ başında kaybolmuş duman; birlikte yağdığı yağmuru kaybetmiş su damlası/ Adresini bilen katran karanlığı labirentlerin bir kılavuzu gibi kandil ışığı da olsa al gel...
Ali İhsan Konuklu
Ali İhsan Konuklu
Reklam
Bir bakışın içimde binlerce kandil yakar …
Münacaat
zülüflerin geceye karışıyor ipek ve müselsel kesişmiyor yolumuz birbirine dönük iki yüz iki yüz yıldır aradığım menekşe kokusu sen kandil buhuru sen yağmur sonrası ıslaklığı.
Aramak, bulmak Kaçmak, kovalamak Yanmak yahut yazmak Yaşamak, hangi kelimelerin arasında saklı Umut, hangi cümlenin arasından bakıyor nazlı nazlı ~ Hayaller, hayatlar Düşler, gülüşler
O zamanlar kalemler kırık, gözler yumuk, boyunlar eğili, ağızlar kilitliydi. “Gel!” diyordunuz, halk karnını yerde sürüyerek ezile-büzüle koşuyor, ayaklarınızın altına sokulup tir tir titriyordu. “Git!” diyordunuz, kapıya kendini zor atıyor, merdivenleri dörder dörder atlayarak canını güç kurtarıyordu. Siz nâzır değildiniz, derebeyliği yaptınız… Siz âmir olmadınız, sergerdelik ettiniz… Siz valilik yapmadınız, asesbaşılık ettiniz… Efelere taş çıkardınız; zorbalara parmak ısırttınız; Çakıcı’ya rahmet okuttunuz. Kabakçı’yı gölgede bıraktınız… Biraz daha geçseydi evliya diye “Patrona”lara türbe kurup başlarında kandil yakacaktık; “Muslî”leri kahraman bilip nâmlarına heykel dikecektik, “Sakallı”lara can verip mevkilere geçirecektik.
Refik Halid Karay
Refik Halid Karay
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.