Lambamı yakmadım, karanlıkta oturmak hoşuma gidiyordu. Bu her yere, her şeye sızan koyu, akıcı maddeye alışmıştım. Kayıp düşüncelerim, unutulmuş korkularım, beynimin hangi köşesinde gizlendiklerini
bilmediğim hayallerim, karanlıkta canlanıyorlardı. Kımıldamaya başlıyor, bana kaş göz ediyor, yüz göz çarpıtıyorlardı. Odanın köşesi, kapının, perdenin arkası hep bu şekilsiz, tehdit eden fikir ve hayallerle doluydu.