Evimde rahat koltuğuma oturmuş bir vaziyette bu incelemeyi yazıcağım için şimdiden vicdan azabı çekiyorum.
Öncelikle Martin Eden Sadece bir aşk romanı yada bir macera romanı değildir! jack londan'ın hayatının bir bölümünün romana kurgulanmış halidir.
Zor zamanlarda hepimiz bir hedef oluşturur ve bu hedefe bağlı kalacağımızı söyleriz ama rahat
İnsanlar anne karnından bir ocaktan çıkan erimiş bir cam gibi çıkar ve şaşırttıcı oranda şekillendirilebilirler. Bu yüzden bugün çocuklarımızı Müslüman veya Budist, kapitalist veya sosyalist, savaşçı veya barışçıl olarak eğitebiliyoruz.
Hepimiz her sabah ev dediğimiz bir prizmadan çıkar, gitmek istediğimiz yere ulaşmak için kare, dikdörtgen başka bir prizmaya biner ve başka iş dediğimiz bir prizmaya ulaşmaya çalışırız. Bilinçli ya da istemeyerek koşullandırılmışızdır artık günlük iş ritüellerini yerine getirmek için. Sabah erken kalktığımız için yüzümüz asık ve donuktur, akşam
Tatlı bir dille mutlu edemediğiniz annenizi bir gülle mutlu edemezsiniz! Gül almayın demiyorum ama bunu bir güne indirgemek yanlıştır. Bu kapitalist sistemin bize empoze ettiği bir saçmalıktır. Anneye öf bile diyemezsin diyen bir dine mensupsanız annenizi mutsuz edemezsiniz.
Neden Küçük İskender okumalı?
1) Cinselliğin her türlüsünün normal bir şey olduğunu kanıksamanıza yardımcı olacaktır. Bizler seksi zevk için yapan hayvanlarız. Papadan tutun da yeryüzündeki bütün imamlara kadar herkes sevişir. Bölünerek çoğalmayı milyonlarca yıl önce bırakmış genlerimizden haberdar değilmişiz gibi davranmayı bırakmamıza, bunu
Spoiler içerir..
Uzun zaman önce okumuş olduğum, geçen gün arkadaşım sayesinde tekrar hatırladığım ve inceleme kısmında yazmam gerektiğini düşündüğüm her ne kadar kitap kurdu olmasam da zevkle okuduğum romanlardan biri Martin Eden.
Kesinlikle bir aşk romanı olmayan Jack London eseri. Sosyal sınıfları irdeleyen, insana binlerce sorular sorduran,
Hayvan Çiftliği, Stalin dönemi için yazılmış bir kitap olsa da benim için çok daha fazlasını ifade ediyor. Zarar gören, eziyet edilen hayvanlar daha iyi bir yaşam için devrim yapıyorlar. İyi niyetle başlayan bu devrim, zamanla amacından sapıyor ve başlangıçta karşı geldikleri zulmün ta kendisi haline geliyorlar. Sovyet Rusya’nın kapitalist dünyaya verdiği ilk tavizlerden olan ticari ilişkilerin başlatılması da komşu çiftliklerle kereste ticareti ve şehirdekilerle yumurta ticareti olarak eserde yer almaktadır. Bunu sadece Stalin devriyle sınırlandırmamak gerektiğini düşünüyorum. Hukuk kurallarının dejenere edilmesi, cahil grupların kim konuşuyorsa ona inanması, halkın cahil bırakılması, karar alma mekanizmalarının işlevsiz hale getirilmesi, her eleştiri girişimini düşmanla korkutma ve bastırma, liderin zaaf ve ikiyüzlülüğünün taktik olarak nitelendirilmesi, istatistiklerle halkın kandırılması, duruma göre düşmanın değişmesi, “yanılmışız” klasiği ve liderin tanrılaştırılması gibi otoriter rejimlerin kullandığı pek çok yönteme eserde rastlanmaktadır. Siyasi, sosyal, ekonomik vb. insanın olduğu her toplulukta buna benzer örneklerle karşılaşabiliriz. Gücü elde etmek isteyen, bu uğurda her yolu mübah gören insanlar var oldukça Hayvan Çiftliği de popülerliğini koruyacaktır. İyi okumalar dilerim.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2019248,1bin okunma
Gelelim Mustafa'nın Deniz'ini kaybettiği denizden gelen bebeğe... Türkiye'nin içinden çıkamadığ göçmen meselesine esaslı bir dokunuş yapmışsınız. Televizyonlardan kıyaya vuran bebekleri, insanları gördük. Adına ne dersek diyelim, Aylan, Samir, Hamid... Suriyeli, Afganlı, Pakistanlı.. İnsanlığın her anlamda can çekiştiği bir
Bu Yerlerde' de Mesafeler Demiryoluna Göre Hesaplanırdı.
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne