Kapitalizm, her fırsatta kötüye kullandığı birikmiş zenginliğin sağladığı güçle değil, varolma mücadelesinde, modern toplumda ayakta kalmaya daha uygun bir sistem yaratması sayesinde kazanan taraf oldu.
Devamlı gelişmeyi,araştırmayı,düşünmeyi emreden İslam unutulmuş, O’nun yerine bağnaz,hayata ve gerçeklere kapalı bir din anlayışı hakim olmuştur.
Reklam
Sovyet iktidarı bir proleter diktatörlüğü mü ? Yoksa proletaryanın üzerinde bir diktatörlük mü oldu ?
Faydalarının yanı sıra, kapitalizm kazancın adil dağıtımında tam bir başarısızlık göstermiştir. Sistem, yarattığı zenginliğin en büyük dilimini tek bir sınıfın kârı için saklama ve dolayısıyla toplumun geri kalan kısmının payına düşeni onlardan çalma eğilimindedir.
İnsanlar bir şey satın alıyor, sonra kendilerini daha kötü hissediyor ve bu yüzden başka ne satın alabileceklerini görmek için başka bir dergi satın alıyorlar. Kapitalizm dedikleri daimi ve mutsuz bir sarmal bu ve gerçekten çok popüler.
iyice azdı artık kapitalizm denilen lanet rüşvet, hırsızlık, zillet binbir rezalet her köşe başında halkı afyonlayan sakallı bir hazret gündüz hatim gece kamet
Sayfa 25 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Mahmut Taha'nın İslam anlayışında, ekonomik kurallara değil, düzenin özüne, sistemin kalbine dair bir tartışma yer alır. Bu yüzden kapitalizmi kesin biçimde aşan bir hülyaya sarılır ve Seyyid Kutub gibi âlimlere sirayet eden Keynesci kapitalizm anlayışına yüz vermeden, mutlak eşitliği vazeder.
...fırsat eşitliği yeterli değil. Belirli bir düzeyde gelir, eğitim ve sağlık hizmeti teminatı sağlayarak herkese belli bir seviye beceri garantisi verilen bir çevre yaratmadığımız sürece, adil rekabetten söz edemeyiz. Bazı insanlar bacaklarına bağlı kum torbalarıyla 100 metre koşmak zorundayken, kimsenin önde başlamasına izin verilmemesi yarışı adil yapmaz. Gerçekten adil ve etkin bir toplum için fırsat eşitliği kesinlikle gereklidir ama yeterli değildir.
Fırsat eşitliği, bundan yararlanma imkânı bulunmayanlar için hiçbir anlam taşımaz.
Bireyler bir boşluğun içine doğmaz. İçlerinde bulundukları sosyoekonomik ortam, yapabileceklerine ciddi sınırlamalar getirir. Hatta ne yapmak istediklerine bile. Çevreniz siz daha denemeden bazı şeylerden vazgeçmenize neden olabilir. Örneğin, İngiliz işçi sınıfında akademik olarak oldukça yetenekli çocukların çoğu üniversiteye girmeye bile çalışmıyorlar, çünkü üniversiteler "onlara göre değil". Bu yaklaşım yavaş yavaş değişiyor ama 1980'lerin sonlarında izlemiş olduğum bir BBC belgeseli hâlâ aklımda. Bu belgeselde, yaşlı bir madenci ve eşi üniversiteye gidip öğretmen olan oğullarını "sınıf haini" olmakla suçluyorlardı.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.