Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar başına gelen şeyi kabullenmek yerine suçlu arıyor.
Sayfa 25 - Sıfır yayınlarıKitabı okudu
2022 OKUMA LİSTEM
1.Esrarengiz Kasaba Gizemli ve Açıklanamaz Maceralar 205 sayfa 2.Esrarengiz Kasaba Cilt 1 227 sayfa 3.Esrarengiz Kasaba Cilt 2 231 sayfa 4.Esrarengiz Kasaba Cilt 3 238 sayfa 5.Esrarengiz Kasaba Cilt 4 274 sayfa 6.Esrarengiz Kasaba Cilt 5 206 sayfa 7.Esrarengiz Kasaba Günlük 3 288 sayfa 8.Lewis Carroll-Alice (Açıklamalı Notlarıyla) 312
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Her şeyin başlangıcının sevgi olduğu gerçeğinin, özgür olma hayali ile birleştiği Kar Kiraz Kuşu'nun öyküsüydü aslında hayat. İnsanların, içinden çekip giden kuşlara yetişemeyeceğini anladığında başlayan hayal kırıklıklarının yarabandını bulan Kar Kiraz Kuşu'nun özgürlüğe dair yolculuğu... Özgürlüğün çok da uzağımızda olmadığını bize hatırlatan Sibel Karabulut'a sevgi ile...
Kar Kiraz Kuşu
Kar Kiraz KuşuSibel Karabulut · Sıfır Yayınları · 201912 okunma
96 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
CNR'daki fuar sayesinde tanıştığım bu kitabı okumaya başlarken beklentilerimi bu ölçüde aşacağını tahmin etmiyordum. Son dönemde okuduğum en farklı ve sürükleyici kitaplardan biri diyebilirim. Kapak tasarımından ya da adının ilk defa duyduğum bir kuş ismi olmasından mıdır bilmiyorum ama sanki fantastik bir hikaye okuyacakmış gibi hissettim ama aksine akıcı bir masalsı öykü kitabı okudum. Harika bir üslup ve akıllıca hazırlanmış olay örgüsü oldukça etkileyiciydi. Hikaye boyunca kendimi hikâyenin karakteri ile bağdaştırıp etrafımdaki canlılara karşı farkındalık oranım da epey bir arttı sanırım. Bu yönüyle sadece yetişkinlere değil, çocuklara da okutulması gereken oldukça eğitici ve eğlenceli bir kitap.
Kar Kiraz Kuşu
Kar Kiraz KuşuSibel Karabulut · Sıfır Yayınları · 201912 okunma
Zoltin ise üç aydır üzerinde çalıştığı -eceliyle ölen hayvanlardan oluşan- mumya heykellerin bir kısmını bitirmişti. Zira tüm hayvanlardan oluian devasa anıt heykeli bitirmek yıllarını alacaktı. konuşma için ayrı, açılış için ayrı heyecana geliyordu. Canını bağışlatan o üçlüye minnetardı. Çünkü onlar geldikten sonra bazı şeyler değişmeye başladı. ‘Her şeyin sebebi var şu dünyada.’ diye duygulanmış, gözleri dolmuş, heykelin başında duruyordu.
Savanlığa gelmişti ki Kahin Karga Zoltin telaşla el etek durdu. ‘Ne var Zoltn sabah sabah?’ ‘Kralım gerçekten çok önemli.’ ‘Gel bakalım.’ Gölgeliğe doğru yürüdü. Zoltin arkasından takip etti. Hayatı söz konusuydu. ‘Ne diyeceksen de bir an önce.’ ‘Sayın Kralım, Jiya hanımefendinin kolyesi üzerinde küçük bir ayarlama yapmamız gerektiğini arz edecektim.’ ‘Bunu şimdi mi söylüyorsun? Sorun ne?’ ‘Size itaatini sağlayan garnet ve ruhy taşlarının ağırlığının birbirine denk olmadığını fark ettik. Kurnazlıki acımasızlık duygusuna karşı merhameti; liderlik, özgürlük ve özgüven duygusuna karşılık hoşgörülü itaati ortaya çıkarmak isterken, umutsuzluğa kaşı umut ve güç vermesini sağlamak isterken…’ Yutkunup derin bir nefes aldı. ‘Ne yazık ki tam tersi bir enerji yansıtacak kolye. Kötü, kötülük bile olsa sonu, geri adım atmaktan kalmayan bir cesaret verecek. Hem de deli kuvvetinden. Başını her an derde sokabilir. Kötü enerjiyi, belayı istemese de kendine çekecek. garnet ve ruby taşlarının ağırlığını dengelememiz gerek yoksa sizden, herkesten daha güçlü olduğunu ispatlamaya, kendi sınırlarını aşmaya çalışacak. Bu kendine hem de size olan itaatkarlığına zarar verecek. yani hayatı tehlikede. Umarım pırlantalar negatif enerjiyi yok eder. En azıdnan etkisini azaltacağını düşünüyorum.’
Reklam
Yaptığı iş anlatılarak öğrenilecek şey değildi. Zaman içerisinde görerek gelişen ustalık, yüksek konsantrasyon gerektiyordu. An geliyor varlığının dışına çıkmış da, sanki zihinsiz, bedensiz kalmış gibi buhar olup yok oluyordu. Sonradan bu an üzerine düşününce kendiyle mi yoksa işiyle mi bütünleşiyordu bilmiyordu ama hem avrdı hem yoktu. Düşünce yoktu, akul yoktu, gam, keder, endişe, dır dır, hiçbir şey yoktu. Yalnızca ali işliyor, işleyen eliyle kolunun ayırdında olmadığı bir refleksle çalışıyor, semazen gibi bir noktadan sonra hiçliğe karışıp gidiyordu. işte bu anın sihrine tutkundu paradan puldan ziyade. işine olan sadakatinin altında yatan buydu. Zindelik.
Gözlerini kapatıp açtı. ‘Yok, olmuyor.’ diye iç geçirip yumdu ve bir süre kapalı tuttu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. ‘Sandalyeyi çekip oturmalıyım. Aç da uykusuz da değilim. Tansiyonum mu düştü ki? Gözüm kararmıyor, aksine ışık çakıyor. Bu da ne şimdi? Haydi, yavaşça aç.’ Aralar aralamaz capcanlı yeşil, kırmızı, sarı, mavi hücum edince hızla kapatıp el yordamıyla sandalyeyi bulup oturdu. Derin derin nefes aldı, tekrar gözlerini açtı. Karanlık odayı kaplayan kar tanesi, dantel motiflerini şekilden şekle sokuyor, gözünden içeri girecekmiş gibi büyüyüp genişleyen fraktal desenler, tam onu yutacağını sandığı anda küçülüyor, sonra yine renk, şekil, boyut değiştirip üstüne üstüne geliyordu. Kamaşan gözlerini kıstı. Buz kristalinden çeliğe dönüşmüş kar tanesinin altıgen uçları keskin birer kazık gibiydi. Boğazına dayandığını sandığı esnada sakınmak için başını yana eğince gözüne gelen lambanın ışığı ile, avcının gözüne fener tuttuğu tavşan gibi kaskatı kalıverdi. Öylelikle aklı başına geldi de kendine geldi. Görüntü gitti ama yüreği Selanik…
26 öğeden 16 ile 26 arasındakiler gösteriliyor.