Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan bireysel tutkulardan kurtulamadığı için yaşamında uzun süren kaygı ve endişelerden başka bir şey bulunmaz.
Sayfa 23 - İnkılapKitabı okudu
acı, insanın yetinmek bilmeyen bencilliğinin hak ettiği eziyettir.
Sayfa 23 - İnkılapKitabı okudu
Reklam
Faust: Şimdi yüce görevinizi anladım! Bütünlüğe dokunamadığın için, Küçük işlerle uğraşıyorsun. Mefistofeles: Bununla istediğimi başarmış sayılmam. Hiçliğe karşı koyan, yani 'şeylik', Dünya yani, onu dize getiremedim; Dalgalar, kasırga, deprem ve yangın, Yapmadığım da kalmadı Sonunda deniz aynı deniz, Kara ise ayıtı kara! Ve kahrolası hayvan ve insan dölü, Onu hiçbir şey etkilemez. Bugüne dek kaçını gömdüm! Hep yeni bir kuşak doğar, Çıldırmak işten bile değil. Havadan, sudan ve topraktan, Binlerce tohum saçılır, Kuruda, nemde, sıcakta ve soğukta olsun! Ve kendime alevi saklamasaydım, Bana ait hiçbir şey kalmayacaktı.
Sayfa 9 - Öteki Yayınları Çalışma Odası
Bu kar da, bu kış da geçer, elbet yine bahar olur, "Leyl" inat etse de gider, doğan vakit "nehar" olur Güneşe kar mı dayanır, ey en güleç güneş yüzlüm? Sesin buzullara çarpsa buzullar târümar olur. Tohum fışkırır topraktan, müzikle başlar her yağmur, Şiirli bütün düşlere çiğdem sesler medar olur. Tırpanı parlayan sevgi kara günün saçlarını bir vuruşta kesip atar, gülümseyen didar olur. Gece bir ishakkuşuyum, gündüzse bir kırlangıcum Ötmesini, uçmasını bilmeyene gün dar olur. Yarim çağırsam saçların seyirtip üstüme gelir. Tutamlasam özüm yanar, tutmasam bana ar olur
Kimi zaferler yüceltir, kimi zaferler de yozlaştırır. Öldüren yenilgiler de vardır canlandıran yenilgiler de. Kabul ettiğim tek yenilgi şüphesiz tohumun gücünde saklı olandır. Kara topraklara boylu boyunca serpilen tohum çoktan zafer kazanmıştır. Buğdaya dönüştüğündeki zaferine tanık olmak için zamanın geçmesi gerekir.
Sayfa 160Kitabı okudu
Kara Tohum isimli röportajı, Sermet Çağan'ın ilgisini çekmiş ve konu üzerine bir oyun yazmak istemişti. Kara tohum, Güngör Türkeli'nin memleketi Anamur'da kıtlık zamanında arpa ununa karıştırılan fiğ tohumunun kalıcı kas problemlerine sebep oluşunu bu durumu bile bile o tohumun unundan yapılmış ekmekten yiyen köyün erkeklerinin topal kalışlarını anlatan gerçek bir hikayeydi.
Sayfa 99 - Sapiens yayınevi 1 basım Nisan 2022
Reklam
Çağa tanık olma ve çağı tanık tutma...
Küfre, şüpheye, redde ve inkara verilen süre hala dolmamış mıydı? Karaya düşen beyazı daha iyi belirtmektir; yoksa, bütün dünyayı kara renge boyama değil. Yedi renk kursu yavaş dönünce, dönmesinde bir aksama olup da yavaşlarsa renkler ayrışır, ortaya çıkar: Lacivert, kırmızı, yeşil, mavi, sarı. Ama kurs yine eski hızını kazanırsa, bütün renkler, güneşin rengini meydana getirirler. Kursu hızlı döndürmek, yine eski hızında döndürmektedir bu Âmentü. Laciverti, kırmızıyı, sarıyı, maviyi, bütün renkleri güneşte erimeye, güneşin rengine harç olmaya çağırıştır. Davettir. Çekip götürmedir. Maddeden,tabiattan getirilip ruha ekilmek istenen umutsuzluk karamuklarının tohumlarını ayırmaktır bu Âmentü. İnkâr ve red, yıkıntı ve çöküş, düşüş ve devriliş tohumlarını, oluş, ilerleyiş, yüceliş gibi olumlu tohum ve başakların içinden ayıklayıştır.
Uğruna kan döktüğümüz kara parçasının sözlerine kulak verin!!!
Nice nice milletler savaş sonunda yok olup gittiler, nice nice şehirler yanıp kül oldu ve toprak olarak üzerimde insan ayağının izini görmek için yüzyıllarca beklediğim çağlar oldu. İnsanlar ne zaman bir savaş başlatacak olsa, onlara şöyle diyordum: "Durun! Kan dökmeyin!" Şimdi de tekrar ediyorum: "Ey dağların, denizlerin öbür tarafındaki insanlar, siz ki mavi göğün altında yaşıyorsunuz, savaş neyinize gerek? Ben toprağım, bana bakın! Ben herbiriniz için aynıyım ve siz de benim gözümde eşitsiniz. Benim için önemli olan sizin sözleriniz değildir. Ben sizin dostluğunuza muhtacım, çalışmanıza, beni işlemenize! Saban izine bir çekirdek, bir tohum tanesi atın, size yüz katını vereyim, küçük bir fidan dikin kocaman bir çınar vereyim! Evler kurun, temel olayım! Üreyin, çoğalın, hepinize güzel bir barınak olayım! Derinim, yükseğim, büyüğüm, ucum bucağım da yok.. hepinize yeterim ben..."
Sayfa 76 - ÖTÜKEN NEŞRİYATKitabı okudu
Acı bir tohum gibi sert ve kara gerçeğin açığa çıkmak üzere olduğuna, görünüş ve görüldüğünü fark etmemiş olduğuna inanması daha kolaydı.
Sayfa 121Kitabı okudu
Kıramazsın elinle acıyı. Bir taşla kır. Yar kabuğu. Gör nice kara tohum fışkırır. Yitirme bir tekini, yüreğine serp. O an boy verecek içinde gör ne derin bir orman.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Savaşın,grafikler,cetveller,ilke ve kural olmadığının bilinmesi yanında; hastalığa tanı koymak için ansiklopediye başvuran bir hekime ne kadar güvenilirse, işini görmek için askeri kitap ve talimatlara başvuran bir askeri öndere de o kadar güvenilebilir.
"Olası bir savaşın öngörülmesi"gibi değerlendirme kadar manasız bir şey olamaz.Savaş hep olacak,hep çıkacaktır.Hüner,gelecek savaşların karakteristik yapısının devletleri gafil avlayacağı büyük oranda ortada olduğundan bu savaşların nasıl bir askeri örgütler ve hangi yöntemlerle yapılacağıdır.
Sayfa 33 - İnkılapKitabı okuyor
Acı,insanın yetinmek bilmeyen bencilliğinin hak ettiği eziyettir.
Sayfa 23 - İnkılapKitabı okuyor
"Ey evladım Mahmud" dedi Üftâde "işte sen dahi o toprağın altındaki kara tohum idin. Üzerindeki toprak nefsindi senin. Evvela o toprağı yarıp çıkman gerekti. Ben yalnızca sana lazım olanı verdim. Benm sana verdiğim can suyu idi sadece. Sen ise o toprağı yarıp çıkmak için sebat ettin. Sende sabır var, fedakarlık var, samimiyet var... İşte o sebeple nefs toprağını yardın da güne çıktın şimdi. "
Sayfa 125Kitabı okudu
545 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.