Dokuzparmak Logen hakkında söylenecek tek bir şey varsa o da hala hayatta olduğu. Bu çılgın savaşın içinde birde eski takım arkadaşı ama yeni düşmanı Bethod'un kuzeyden onları vurduğunu görünce ilk mecus Bayaz, İttifaktan Albay West ve en tehlikeli kadın Ferro ile birlikte hareket etmek zorunda kalıyor. Kanlı dokuzu kimse hafife almasın. Gördüğüm en gözü kara, ateşi çıplak elleriyle tutmaktan kaçınmayan ama bir o kadar da gülümsemesi eksik olmayan bir kahraman.
Gelelim Üstat Gloktaya. Majesteleri'nin yönetmesi için Glokta'yı Dagoska kentine gönderdi ama şehrin içi hain dolu. Kendisini oraya göndermelerinin sebebi ise yüzde yüz başarısız olacağını düşünmeleri. Ama Üstat bacaklarının ağrımasına ve ilerlemiş yaşına rağmen o kadar kurnaz ve gözleri karanlık zindan siyahı ki zannedersiniz tüm dünyayı bu inançsızlığa pişman etmeye gelmiş.
Tüm bunlar olurken ortada bir tohum var -çok gizli bir konu-.
Kadim sırlar bir bir ortaya çıkarken ne yapıyoruz? Düşmanları affediyoruz.
Ama onları astıktan sonra!
Ben, Yedek Subay Ahmet Celâl; Celâl Paşa'nın oğlu Ahmet; Porsuk Çayı'nın kenarında böyle bir tohum haline girdim. Bir kulaç, kara toprak içinde filizimi sürmek, dal ve budaklarımı aydınlığa doğru uzatmak, meyvamı vermek için Allah'ın rahmetini bekliyorum. Ve gömülü olduğum toprağın istirabını bedenimde hissediyorum. Her hususta ona
Güzel bir kitap,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Kara TohumOsman Pamukoğlu · İnkilâp Kitabevi · 2005206 okunma
Diş ile tırnak ile işlenen, kan ile ter ile sulanan bir toprak, nasıl olur da dile gelip yaralar yüreğimizi? Nasıl şahitlik eder ilk ve son arasındaki akılalmaz mihnete? Sahi biz insanoğlunun toprakla ilişkisi yağmur sonrası duyduğumuz güzel kokudan mı ibaret? Bağrına atılan her tohumu insan için lezzetli bir yemeğe dönüştüren toprak,
Cüceloğlu'nu, vefatından evvel dinler ve takip ederdim. Lakin hiçbir kitabını okumadığımı düşünerek "Kıvanç"ın da tavsiyesiyle -Kıvanç, benim tiyatroda ısırdığım kızdır- okumaya başladım. Haricinde kitabın bana yoldaş ve ilaç olmasını umdum...
Umduğumu buldum mu? Büyük oranda evet. Kitabı, Cüceloğlu'nun anlatım tarzıyla,
“Tohum” anlamını tam anlamıyla ifade eden roman, 19. yüzyılda maden işçilerinin özgürlüklerini ve ücretlerini arttırmak için sermaye ile çatışmasını, bu çatışmanın ortasındaki bir aileyi ve bu ailenin kızıyla evde kalan misafirin arasında filizlenen aşkı anlatır.
Her bir kahraman detayı için ayrı ayrı düşünülmüş, karakterlerin çoğunda
Kerem ile Aslı anonim Bir eserdir.Bu coğrafya yüzlerce yıl anlattı ve anlatmaya devam ediyor kimi sazı ile kim ise dilli ile anlattı.
Hikayemiz İran'ın Isfahan şehrin de başladı. Padişah ve vezir keşiş çocuğu olmuyordu. Git zaman gel zaman hanımları ak sakallı dede görürler ve onlara bir elma fidanı verir . Elmanın tohum vereceğini söyler. Sonra ağaç büyür meyve vermez ve padişah hanımı Allah'a dua eder ve meyve çok güzel bir elma verir keşiş'in hanımı ve padişah hanımı elmayı yarıya bölüp yerler, hamile kalırlar yakın zamanda.. Birbirlerine söz verirler çocukları evlendirecklerine dair.
Padişah oğluna Ahmet Mirza keşiş işe kızına Kara Sultan ismini verir.
Keşiş müslüman bir aile kızını vermek inandığı için doğrultusunda ve türlü türlü hileli oyunlar kurar.
Keşiş ve ailesi Zengi' ye yerleşir. Keşif sırasında Ahmet Mirza bilmeden belki de hissederek kara Sultan'ın bahçesinde bulur ...
Bundan sonra birbirlerine Kerem ile Aslı derler...
Devamı için okumanızı tavsiye ederim
Bir kitap düşünün ki ilk cümlesi "Hokka ile kalemi ve yazmakta olan şeyleri tanıklığa çağırıyorum"(Kalem suresi-1.ayet) diye başlasın.
Yazar
Meşa Selimoviç 1910 Bosna doğumlu, ama kendini Sırp olarak tanımlar, Sırp Dili ve Edebiyatı okumuş ve Belgrad'da vefat etmiştir. Kitap kısmi otobiyografik veriler içerir. 1944 yılında yazarın
Yağız’a mektuplar, Caner Kara’nın yeğeni Yağız’a yazdığı mektupların bir derlemesi. Hayatla ilgili fikirlerini, sade bir üslupla, bir çocuğa anlatır gibi yazmış. Siyasetten sosyolojiye, tarihten felsefeye kadar birçok noktada, detaya girmeden temel tespitlerde bulunmuş.
Caner Kara, Türkçü camia içinde ırkçılığı herhangi bir geri adım atmadan,
Kara topraktan nasıl çıkar bunca renk?
_ Toprağın hangi köşesinde saklanır bu kokular? Minik tohum nasıl uyur toprağın bağrında?
_ Uyanacağı vakti nereden bilir?
_ Rüzgar kendini nasıl boyar bu kokuya?
_ Kucaklar kucaklar da kime götürür bu kokuları?
_ Toprak sonunda, en sonunda, her şeyi verdiği gibi geri mi alır?
_ Daima şaşırtır mı bizi?
.
.
Merhabalar sevgili minik kitap dostlarım... Bugün sizlere Adana'nın bağrından kopup gelen bir dostluk hikâyesinden bahsedeceğim... Öyle bir hikâye ki... İçinde şiir var, masal var, düş var, dostluk var, sıcacık sevgi var... Eee daha ne olsun.... O halde #birşiirbirmasalbirdüş için hazırsanız başlıyoruz
.
.
İpek İrem'in babasının işleri bir süredir kötü gidiyordu ve artık işlerini yoluna koyması gerekiyordu. Annesi ile beraber gece gündüz çalışacakları için, İpek İrem'in büyükannesinin yanına gitmesi gerekiyordu... Arkadaşları ve okulundan ayrılmak İpek İrem için çok üzücüydü aslında... Ancak, Kozan'daki köylerine yaptıkları yolculuğun hayatlarında bambaşka kapılar açacağından habersizlerdi elbette...
.
.
Köyün tertemiz havası, büyükannesinin masalları, dedesinin şiirleri, okuldaki öğretmeninin arkadaşlarının sıcacık sevgisi sarmaladı birdenbire İpek İrem'i... Merakını korkuyla gölgelemeyen cesur da bir de dostu vardı... Bu da demek oluyordu ki, macera, attıkları her adımda bilgi ve deneyim yükleyecekti hayatlarına... Peki ya sizler? Bu sıcacık hikayede İpek İrem'e eşlik etmek ister misiniz? Cevabınız evetse doğru yerdesiniz der, hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim. Kitapla Kalın