Karavandaki Kadının Kitapları

Insan iyiyi görmek istiyor, yokken onu övüp gözleri yaşarasıya hakkında konuşuyor.
Reklam
neden, neden başkalanının evinde intihar bile soysuzlaşır, neden bu insanlar her biri keskin bir silah olup dokunanı, bakanı yok eden bu teçhizat içinde yaralanmadan yaşarlar?
Sayfa 57 - İletişim yay.Kitabı okudu
Hezeyan yok. cinnet yok, büyük ruh sıçramaları yok. Içimde eskiden duvara bakarken bile hissettigimboşluk ve kayip duygusu yer değiştirmeyle uyuşmaya başladı. Belki çok zaman sonra yine kendimi gizleyerek buranın mayası ile kabarıp şeklini almadan başka çeşit bir acıyla bir insana benzeyebilirim. Şimdi sadece bir aptalım. Hezeyan ya da kıvranmayı özlüyor değilim ama sanki o zaman hayattaydım gibi geliyor. Şimdi seyirci oldum. Bu uzaklaştığım, uzaklaştırıldığım seyler hayal ve fısıltı mıydı, Felak ve Nas ile helak oldu. Öyle bakan ve öyle gören gözlerim, öyle duyan ve alınan kulaklarım, durmadan kopan bir seylerim, sabah kalktığımda hissettiğim yanma hissi neydi, ne oldu, beni bırakıp nereye gittiler? Beni perişan eden, bütün o eski hallerim, duygularım, anlayış ve her şeyi öyle görüp öyle duyuşlarım bana ait degil miydi, duygularım bana ait değil idiyse ben kimin hayatını yaşadım? Insan hayatına bir hatıra imiş gibi bakabilir mi? Simdi kimin neyini elde etmeye, giymeye çalışıyorum O zaman? Hem de söylemek kolay değil ama kendimi daha da yadırgıyorum. Ömrüm boyunca ruhum içine girip rahat edebileceği bir beden, bir kalp, bir evre bulamadi. Beraber bulamadik.

Reader Follow Recommendations

See All
Öyle bir topluluk ki yuvarlak, ortası şişkin, dış çeperi de ortaya dahil. Ah yuvarlak toplulukların yuvarlana yuvarlana aldıkları yol, ah yuvarlacıklığın içinde hiç kenarı köşesi acımayan,kopmayan, vura vura helak olmayanlar, ah kendi sağı, soluna batmayanlar, kendi gözü kendini oymayanlar, ah yuvarlacıklar, en fazla bir tümseğe gelince hafiften sekenler. buyurun, dünya sizin.
İletişim yay.Kitabı okudu
İçim öyle dolu ki artık en etkileyici şey bile bana pek tesir etmiyor.
Sayfa 43 - İletişim yay.Kitabı okudu
Reklam
Genç olmak umurumda değil de, yaşımın adamı olmadığımı sezmek beni perişan ediyor.
Sayfa 42 - İletişim yay.Kitabı okudu
Kendini kendinden ayırmak, etini sıyırmak ne zormuş,ne bağırtcıymış, üstelik ne gürültůsüz yapılması gerekenmis, ne yaptiğinı hiç belli etmeden içinde kendini bırakarak geçilen tũnelmiş. Eski ağrılarımı arar oldum,
Sayfa 41 - İletişim yay.Kitabı okudu
Allah'ım bu nesille beni yerle gök arası uzak tut,bunlar cennet ehli ise ben dikenli, irinli soframdan razıyım.
İletişim yay.Kitabı okudu
İnsan ailesinin yanında havalı değildir ama rahattır.Demek ki mesele havalı olmadan da yaşayabilmeyi, olduğun gibi, pek de matah olmadığını bilenlerle bir arada olabilmeyi içine sindirebilmekte. Bu tip bir rahatlık, evet bu bir rahatlıksa insana ait değil gibi geliyor bana. Ben de senin kadar ışıksızım, bilgisizim, vasatiyim.. diyebilmek, bu hali sergileyebilmek bana en zoru geliyor. İşin tuhafi öyle de değilim, sadece olamamışım, olamıyorum da, ama onlardan da, hamurlarından da değilim.
Otuz yedi yasina geldiğimde kendime kendi gözümle mi, başkalarının gözü ile mi bakacağımı, hangisinin daha az tahripkar olduğunu sezemez hale gelmiştim. Kendi kendime baktığımda bir türlü gerçeğin ne oldugunu seçemiyor, kendimle ilgili hayal mi, halüsinasyon mu, vehim mi, vesvese mi olduğunu bilemediğim bir karmaşanın arasından hasta, yarı baygın sekilde bin güclükle sıyrılıyor, bir daha böyle dehlize girmeyeyim diyordum. Başkaları tarafından olası görůnümůmů düsünüp, o tarafa geçip bakınca da bu kadar ufaklığı, zavallılığı tahammül edilmez görüp kendimi yüceltememenin çaresizliği ile kaskatı bir cesede donüyordum. Başka insanları bir sey sandığım anlaşılmasın, kendini bir șey sanmayan başkasını hiç saymaz.
Reklam
İnsanlar bir şey görmüyor anlamıyor, diye şikayet edene şaşarım, kim görülmek anlaşılmak ister ki, gördüğünü kucaklayabilecek kim var ki, bir de görülmekten söz edilebiliyor. Böyle bir hayalet gibi, hiç olmadığın șekillerde algılanıp geçip gitmek, içinde gizli, sonsuz bir ağrıyla yaşamak.. başka çaresi var mı? Güneşin parlaması ya da hafif bir rüzgar acı verir, merdivenler ve gülüşen gençler, bir müzik sesi, bir ilac şişesi, bir yiyecek kokusu, durmadan bu kalabalığa katılanlar ve ayrılanlar katılanın çiğ șaşkınlığı ile ayrılanın bitmemiş saşkınlığı, olgunluk denilenin de incindiğini, kırıklık duyduğunu, haksızlığa uğradığını belli etmemek, insanın erișeceği olgunluğun saklanabilmek,saklayabilmek olduğu yerde, kim görülmek ister ki,ben mi?
Çok şaşarım Şiir sevenlere, okuyup geçenlere kitabı kapatıp yemek yiyenlere, O bakışla yaşayıp da ölmeyenlere Şiir sevilmez ki, öyle duyulur öyle bakılır, hastalanılır, zehirlenilir, ölünür. Şiir sonunda öldürür.
Sayfa 23 - Sonunda ölüm olsa bile Şiir sevilmez mi?Kitabı okudu
insan yirmi yaşında nasıl muhabir, eczacı, koca... olmaya razı olur, nasıl ister anlamadım. Ben peygamber olmak istiyordum, ya da hiçbir şey. Ama olamadığım peygamber olamamak olsun istiyordum bir yandan da.
Anlatması zor ama ben ne neșe bildim, ne dönebildiğim bir hayatım Oldu. Baştan sona zehirlenmiş, tüm hayat enerjisi emilmiş gibiydim. Bu müzikleri dinleyip de hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkabilenlere, tıka basa yemek yiyenlere, başka basit şeyler konuşup gülenlere saşıyor, irkiliyordum.
Ne olduğumu olduktan sonra öğreneceğim kadar göz görmedik bir şey olmaktı hayalim.
162 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.