Yükselen bir parti, parlamenter idareye katıldığı oranda, bir zaman­lar sürükleyici bir güç olan ütopyasından yayılan bütünlükçü bakış açısını terk edip, şekil değiştirici gücünü somut tekil olaylarda gös­terir. Politik olanda gözlemlenmesi mümkün olan bu değişime pa­ralel olarak, partinin başta salt programatik ve yapıcı olan bütünlük­çü bakış açısı, kendine uygun bilimsel alanda da tekil araştırmalar lehine eriyip yok olur.
Sayfa 235 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Geleceğin büründüğü tek bir şekil vardır, o da olasılıktır; “olsun” ise, geleceğe uygun yönelimdir. (…) Bu “olsun”dan hareketle ancak, mev­cut olasılıkların varlığı araştırılabilir ve bakış, tarihe ancak buradan hareketle yönelmektedir. (…) . Günümüz şartlarında hangi yöne­limin galip geleceği belli değildir, çünkü mücadele eden taraflar ütopik yönelimlerle gerilimsizlik içinde bulunan yönelimlerdir; zira, gerçeklik de henüz tamamlanmamıştır. Geleceğe gelince-(şeyler değil, insan olduğumuz için) potansiyel olarak her şey, muhtemellik açısından ise, birçok şey istemimize bağlıdır. Seçimimizin yönü ise, sonuç olarak her bir bireyin iradesine bağ­lıdır.
Sayfa 243 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Reklam
Landauer:
“ Toplumun, muhafaza edilmesi, yok edilmesi ve yeniden inşası arasında gidip gelen hareket yasasının olasılığı ve gerekliliği, bireyin üstünde kendiliğinden oluşmuş herhangi bir organizmanın değil, mantık, aşk ve otorite ilişkilerinin varol­ması gerçeğine dayanmaktadır.”
Sayfa 243 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Dünyamızdaki varoluşsal aşkınlığın bütünüyle yok edilmesi, İnsani iradenin sönüp gideceği bir nesnelliğe yol açacaktır.
Sayfa 244 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Ütopik olanın büsbütün yok oluşu, insan oluşumunun şeklinin değişmesi anlamına gelirdi. Ütopyanın yok olması, bizzat insanın bir nesne haline dönüştüğü durağan bir nesnellik doğurur. Düşünülebilen en büyük paradoks meydana gelirdi: Uzun ve fedakârlıklarla dolu kahramanca bir gelişimden sonra -tarihin kör kader olmaktan çıkıp yaratılmış olduğu- bilincin en yüksek aşamasına ulaşmış olan insanoğlunun, ütopyanın farklı şekillerinin yok olmasıyla birlikte tarih yapma iradesinden ve böylece tarihten ders alma yeteneğinden mahrum kalması.
Sayfa 244 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Gözlem­sel ışın, daha kavramın oluşumu sırasında, gözlemde bulunan iradeden kaynaklanmaktadır. Bu ışın belli bir tarihsel-toplumsal grubun kavranıl­ması gereken olgudan talep ettiği şeye yönlendirilmektedir. Ve böylece her kavram âdeta kendi içinde, olası deneyimsel malzemeden, salt arayış için­deki iradi merkezden hareketle algılanabilir ve birleştirilebilir olanı yoğun­laştırmaktır.
Sayfa 253 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Reklam
254 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.