Ben ölüyüm
Şimdi bir ölüyüm ben, bir ceset, bir kuyunun dibinde. Son nefesimi vereli çok oldu, kalbim çoktan durdu, ama alçak katilim hariç kimse başıma gelenleri bilmiyor.
... Gülünce uzak şehirler irkilmiyor uykusunda Mezarımı sevmedim, ayrıca benim katilim kimdi ? Yüzümde aylı bir sis gibi dolanan nedir ? İçimin gümüş sularında şavkıyan kim ? Babil'de yitirdim dilimi ?
Sayfa 185
Reklam
İşbirlikçi öğrenme
Öğretmenler: Öğretimde bütüncül çocuk [whole-child] yaklaşımını benimseyin. Sınıfınızdakive okulunuzdaki tüm öğrencilerin sağlıklı ve güvende olduğundan, katılım gösterdiğinden, destek aldığından ve gerektiği kadar çabalamaya teşvik edildiğinden emin olun. Sanat, müzik, fiziksel aktivite sosyal bilimler de dahil, her konuya eşit derece ağırlık veren daha zengin bir müfredat oluşturmak için mes- lektaşlarınızla ortak çalışın. Öğrencilerinize çoklu zekâ kuramını öğreterek yetenek ve başarının çeşitli biçimlerde tezahür ettiğini anlamalarını sağlayın. Öğretimde işbirlikçi öğrenme yöntemlerini kullanın; içerdiği unsurlar bakımından bu yöntemler her nevi öğrencinin faal olmasına ve aidiyet hissi geliştirmesine imkân verir ve onları daha katılımcı, daha şevkli kılar.
Medeni haklar (yasalar önünde eşitlik; suç ve fiziksel zarardan korunma), kültürel haklar (kültürden faydalanmak konusunda insanlara eşit erişim ve toplumun kültürel hayatına katılım hakkı), sosyal haklar (emeklilik ve sağlık hizmetlerine eşit erişim), ekonomik haklar (gelir getirici faaliyetlerde bulunma konusunda eşit yetki), siyasi haklar (herkese oy kullanma, seçimlere katılma ve toplumun siyasi hayatına katılma hakkı). Dünyada sayıları giderek artan pek çok insan, bu hakların en azından bir tanesinden faydalanamıyor ve nerede yaşıyor olursa olsunlar, vatandaş sayılmaktan ziyade kısmi vatandaş grubuna ait olarak hayatlarını sürdürüyorlar.
İletişim Yayınları
“Bir dört yolağzına git, insanları selamla, yere kapan, toprağı öp, çünkü sen ona karşı da suç işledin… ve bütün dünyaya karşı ‘Ben katilim!’ diye bağır.”
İçimizdeki kenar mahalle
"Ayırt edilme" ideali seni kendinden ve her şeyden ayırır: Duygular kaba görünür, tutkular iğrenç, coşkular marjinal. Bu durumda hayat bulamacına her türden katılım seni pisletmez mi? Ruh çaresizce kirli, sessizlik olmayan her şey de aşağılayıcı olmaz mı? Ürpertiler içimizdeki bir kenar mahallenin kanat çırpışları olmaz mı?
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Şimdi bir ölüyüm ben, bir ceset, bir kuyunun dibinde. Son nefesimi vereli çok oldu, kalbim çoktan durdu, ama alçak katilim hariç kimse başıma gelenleri bilmiyor.
Bugünkü 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı için olan konserlere göz gezdiriyorum. Öncelikle 19 Mayıs'tan bahsetmek istiyorum. 19 Mayıs ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı öncesi Samsun'a ayak basmış olduğu gündür. Yani her şehirler için de önemli tabii ki ama bugün Samsun için daha önemli bir gün olması gerekir. Fakat ben gereken özeni görmediğini düşünüyorum. Çünkü SMS olarak gelen mesajlarda diğer şehirlerde olan kutlamaların, eğlencelerin, konserlerin ve daha birçok şeyin daha özenli olduğunu düşünüyorum. Samsun'a Zeynep Bastık gelecekmiş. Gelsin buyursun. Ama Zeynep Bastık ne abi? Cidden mı? En azından 100. Yıl Marşı için Norm Ender veya yöresel duran Kenan Doğulu, hiç olmazsa eğlence bakımından bir Edis, katılım bakımından Emircan İğrek... Kısacası Zeynep Bastık olmamış. Tüm amacım bundan ibaretti. Tüm hevesim kursağımda kaldı.
(1931) Sosyolog William W. Biddle: Propagandanın pskilolojisi: 1- Duyguları öne çıkar, tartışmaya girme, nefret etkinliklerinde sorgulayıcı düşüncelerden bahsetmek yerine arkadan duygulu bir müzikle duyguların öne çıktığı tezahüratlı bir sunum verilmesi, insanları galeyana getirmek. 2- Propagandayı "biz" kalıbına sok karşı tarafı da "düşman". Halk her zaman bir savaşta ve düşmanı var. 3- Bireylere kadar gruplara da ulaş. Nefrete katılım grupla daha da kolay. 4- Propagandacıyı olabildiğince gizle; - Büyük Birader -
1984
1984
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.