"Halimi anlatacak sözler yazamam artık bu kavruk mektuba Rüzgardan yan yatmış otlar koydum gerisini sen anla…”
Bir şey eksikti - kendisinden geldiğini düşünüyordu bu eksikliğin, bu yerden değil. O kadar cömertçe sunulan şeyleri alacak kadar güçlü değildi. Bu güzel havada kendisini bir çöl bitkisi gibi kuru ve kavruk hissediyordu. Anarres'teki yaşam onu mühürlemiş, ruhunu hapsetmişti; yaşam pınarları, çevresinde dolup taşıyor, ama o bir türlü içemiyordu.
Sayfa 114 - KitapKitabı okudu
Reklam
Kavruk bedeni daha da çökmüş; tuz buz olmuş yüreğinin cam kırıklarına basa basa, kapıdan çıkıp gidiyor...
Sayfa 229Kitabı okudu
Gece gece aklıma işleyen şu lanet olası fikri nakarat gibi her saat başı yeniden düşünmek beni öylesine bezdirdi ve yordu ki kendimi sarp kayaların arasından atasım geldi. Bu düşünce öyle savruk ve tutarsız olsa da diyesim var. Yazmaya geçmeden duygusal alanım somutlamak gerekirse, Cehennem kadar kavruk bir öfkeyle sarılı olan öfkem içimi kemirmekten öyle bilenmiş ki deniz ortasına bir atom misali batlayıp denizin saçlarını göklere kadar ulaştırıyor. Bu su dalgası yumruk gibi nefret ettiğim kadınların suratına iniyor. Evet aynen suratına iniyor. Hiç beni kınamayın. Onları siz bilmezsiniz. Onlar ne hırçın ve gaddarlar. Neler biliyor musunuz? Kedi gibiler önce sırnaşır sonra tırmalar, haindirler yani. Köpek gibi sokulur hiç bilmediğin vakit ısırırlar, kanını içiciler. Bulaşık yıkadıktan sonra iyi rol yapıp erkekleri iyi kandırırlar..... Devamı var sadece paylaşmak istedim.:)
Hayat
İlk kez şu kavruk, şu çelimsiz bedenimle baş başayım. Kızınızdım, kız kardeşinizdim, yavuklunuzdum, karınızdım, ananızdım. Şimdi yalnızca yaşlı bir kadınım. Beğenmeniz için, onaylamanız için, sevmeniz için çırpınıp durduğum beyhude bir ömür geçirdim, bütün hayatımı sizler için yaşadım; bırak, ölümümü olsun sizler için yaşamayayım.
32’ de Elazığ cezaevinde bir Memedimiz vardı bizim. Kara kavruk oğlan. Sovyet sınırındaki bir karakolda askerlik yapmış. Sonra gelmiş memlekete; bir gün kahvede, ’’Rusların karakolları fena değildi, aç değildiler,’’ gibi bir söz etmiş. ‘’ Komünist oldun.’’ deyip bizim yanımıza tıktılar bunu. Beş vakit namazında. Cin gibi bir oğlan. ’’ Okuman yazman var mı?’’ dedik. ‘’ Harfleri tanıyorum da bir birine vuramıyorum ‘’ dedi. Okuyamıyordu. Epey kaldı bizimle…. Bir gün ‘’ Ne vakit gözü açılacak,ne vakit gerçekleri görecek bu halk ‘’ gibisine dertleşiyoruz.. ’’Baba.’’ dedi, ‘’ bu millette benim gibi, harfleri tanıyor da bir birine vuramıyor.’’
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.