"Yunus Emre oğlu ve Sitare'nin hasretinden dolayı Yunus Emre olmamış miydi?
Yüzyıllardır konuşulan Mevlana ile Şems dostluğu aslında birkaç aylık iletişimin sonucu değil mi? Mevlana'nin sustuğu her sözü anlayan Şems değil miydi? Şems tarafından terk edilince Mevlana , tüm dünyanın gönlünü fetheden insan olmadı mı?"
"Kavuşmak ve hep mutlu olmak insanoğlunun bencilliği değilde nedir?"
Akıt üstümüze zehrini, canımıza can katsın yeniden!
Alev alev yanarken beyinlerimiz şu ateşte
Dalalım dibine girdabın, ha Cennet, ha Cehennem,
Ta dibine Bilinmez'in kavuşmak için yeniye!
“Ölmek! Ah! Hayır,” diye haykırdı, “ bunca yaşanmışlıktan, bunca acıdan sonra ölmeye değer mi? Ölmek, eskiden, yıllar önce bir karara vardığımda güzeldi ama şimdi gerçekten sefil yazgıma yardımcı olmak anlamına geliyor. Hayır yaşamak, sonuna kadar mücadele etmek, elimden alınan mutluluğa yeniden kavuşmak istiyorum! Ölmeden önce cezalandıracağım cellatlarım ve belki de kim bilir ödüllendireceğim dostlarım olduğunu unutuyordum. Ama ölürsem beni burada unutacaklar ve zindanımdan sadece onun gibi çıkabileceğim.”
Hiçbir şey, Allah'a ve rızasına kavuşmak kadar büyük ve değerli değildir. En büyük Gaye odur. Ona ulaştıran ne varsa -acı ve ağır bile olsa- hoştur, güzeldir.