Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
her aşkı sevindirir onun gözleri saklamıştır merhametin kayıp inceliğini
Reklam
" İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar? " " Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz. " " Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada? " " Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz. " " İyi ya boş değildi kucağım. " " Ama yandınız, kül oldunuz. " " Ama vardım, kül bunun kanıtı. "
Ne tuhaf, ölüm kendini hatırlattığı zaman mülk sahibi gibi yaşadığın bu dünyada misafir olduğunu hatırlatıverir. Gözünün önünden film şeridi gibi geçer elinden kayıp giden hayat. Oysa Bir ömrümüz var bir de ölümümüz. Her cenazede merak ederim insan nasıl unutur da kapılır hayatın hırslarına, kavgalarına... Hepimiz biliriz. Ama unutturur bize nefsimiz. Ey nefsim! ölümün bu kadar yakın olduğunu bildiğin halde hayata nasıl bu kadar kanarsın. İnsanın ağzının tadını bozan, her şeyi yarım bıraktıran ölüm bir gün senin de elini tutacak. Ölüm kendini ağırlatmadan, hatırla ölümü !
Durdum birden; kim bilir hangi sokağın yalnızlığına sapacakken durdum ve kendi kendime, kayıp bir kentten getirilmiş cadde, diye mırıldandım.
Kötü Kaderim
Dikkatim dağılır çoğu zaman bazı geceler, kaybolurum... Kırık benliğim, yalnızlığım ve direnmeye devam eden ruhumla başbaşa kalırım. Yaşamayı unutmuş, bezgin ve yıkık bir adam olurum. Bir noktada içimde bir cesetin yaşadığını hissederim. Tam da o an, kalbimin; onarılamaz, küçük parçalara ayrıldığını anlarım. Duygularıma dokunan umutsuzluklarım, beynimin içinde toplanan olumsuzluklarım ve bütün güvensizliklerimle sessizliği dinlerim. Kendimi kandırıp dururum, kendimi avuturum ve bunu yalnız kendim için yaparım. Sonra, kayıp bir çocuk gibi korkarım. Dünyam beni çok kez parçaladı, yine de yaşamak zorundayım ama neyseki eskisi kadar acı vermiyor olanlar. O kadar çok dengesizim ki, bu gece düşebilirim. O kadar çok dikkatsizim ki, bu gece yanlış bir şeyler yapabilirim ve o kadar çok yorgunum ki bu gece, ölebilirim!
Yasin BÖLÜKBAŞI ツ
Yasin BÖLÜKBAŞI ツ
Reklam
"Kayıp giden birçok umut besledim..."
Ve fark etti ki geçmişi özlemiyordu. Özlem duyduğu yegane şey geçmişte ki salt huzurdu. Huzuru öylesine çok özlemişti ki şuan tüm ruhu buna aç yaşıyordu. Koşuşturup durduğu hayat onu bir çıkmaza sokmaya çalışırken hep direnmişti. Ama artık... artık koca okyanusta kulaç atmayı bırakmıştı. Üstelik huzurunda geleceği yoktu. Dinliyor ama konuşmuyor, yürüyor ama nereye gittiğini bilmiyordu. Adeta ışığı sönmüş bir yıldız gibi sönük ve soğuktu. Geceleri ıslak kaldırımlarda yürürken ona eşlik eden yağmur damlaları bile onun bu ruhsuz haline katlanamıyor, bir an önce şakaklarından kayıp soğuk kaldırımlarla buluşmak için can atıyorlardı. Melankolik ruhtan sonra ruhu şimdi öyle bir noktaya evrilmişti ki şuan değil konuşmak, susmakta acı veriyordu. Ve Simaycı gökyüzüne baktı. Karanlık geceye hakimdi... Saatler anıları anımsatıyordu. Ruhu daraldı. Yine tüm dünya ruhundaymış gibi hissetti. Sonra, sadece üç adım sonra yığılıverdi ıslak kaldırımlara. Kendine geldi. Rüyadan uyandı. Ne önemi var?
Bazen, beklentiler o denli yükselir ki lütuf olanı dahi kayıp görürsün.
Reklam
Neyse, biz ne yapsak iş olacağına varıyor.
Yılların hazırlığı var gönlümde. Duygularım hüsranla noktalanırsa hayatın anlamı kalmaz diye düşünüyorum.
Birbirlerini görmeseler hissedilir boşluklar oluşacaktı belki de hayatlarında.
Taze, hüzünlü bir veda hazırlığı içinde semalar...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.