-------------------------------------------------------------------------------- 80’ler bir yandan çerçevesini baskının, yasağın, devlet şiddetinin çizdiği bir dönemdi. bir yandan da, bu toplumun daha az tanışık olduğu bir başka iktidar biçiminin, ilk bakışta kendini bir kurumsuzluk olarak sunan, yasaklayıcı değil oluşturucu, kışkırtıcı, içerici
“Şuanda edebi akım gerçekleştirdiğini inanlar var ya, onlar işte, yanılıyorlar. O edebi akım falan değil düpedüz edebi saldırıdır. Sanattan ve kimlikten uzak.” “Latife yapıyorsunuz efendim.” dedi “herhalde” diye ekledi içinden. “Haşaa, haşaa! Seni mendebur suratlı pis alçak. Kahpe keleş sarımtırak.” “Hhsjjsj?!” “Ne sandın ya! Seni övüp övüp
Reklam
Geceye ve yalnızlığa Bir şiir...
Seni ben uzun uykulu bir vadinin Sessizliğinde buldum. İçine kapanmış bir kayanın dilsiz koyuluğunda Ve serinliğinde gövdeyle taş olmak arasındaki kararsızlığın Bejan Batur
Sonun Sonsuzluğu
acı, bir ırmak gibi doluyor yüreğime bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum beni artık ne çiçekler ne çocuklar kurtarır ne de o her gün yinelenen doğum.
TANRILAR MAHKEMESİ DİYALOGLARI ZWEİG, HİTLER'E KARŞI - Burada Almanca konuşan kimse yok mu ? Hangi dili konuşuyor bunlar ? Hiçbir şey anlamıyorum. - Hey merhaba , ben Almanca biliyorum ve sanırım seni de bir yerlerden hatırlıyor gibiyim. - Beni kim tanımaz ki , ben Führer’im , senin Führer’in - Demek sende buradasın ? Beni tanıdın mı ? - Hayır
İnsan
İnsan insan olmamayı seçti kayanın üstündeki kertenkele gibi yalnızlığa süruklendi
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.