Karanlıkta yolunu şaşırmış yağmurlar gibi birbirine sarılan
sırasını şaşırmış ölüler
bilmediğimiz masalların ormanlarında karşımıza çıkar
yol sorarlardı
aynı ağaca dolanmış kollan
çözen zaman
ve gereğinden fazla şeylerin yandığı
ilk yangınlar
ilk hatıra defterleri
ilk boğazlı kazaklar
ilk aşklar
yağmurların ölülere
ölülerin yangınlara
benzediği
bir mevsim
geldiğinde
unutula yazdı
çimdi bir şiirde dile gelme tutkusundan
başka hiçbir şey
kımıldatamaz onları
lav altında söndükleri yerden
kimi zaman işte böyle bir şiirin içinden geçerler kimi zaman başkalarının gözlerinden
Lev Tolstoy; insan boşuna dünyaca ünlü yazar olmuyor. Kitap bana göre bir psikoloji kitabi herşeye sahip olan soylu biri olan kahramanımız Oliven' in hayatın tadını, mantığını aramasıyla ilgili. Taşralı olan kazakların, bulunduğu yere teğmen olarak gidiyor ve yasadığı herseyin aslında ne kadar boş olduğunu o insanları tanıyınca anlıyor. Peki ya biz ne kadar hayatı anladık? Yaptıklarız ne kadar anlamlı ?Hangimiz bir insanın hayatına dokununca mutlu oluyoruz?görünüşte sanki bir aşk hikayesi gibi görünsede bambaşka...Okumanızı tavsiye ederim.
KazaklarLev Tolstoy · Bordo Siyah Yayınları · 20044,215 okunma
SİZ AŞKTAN N'ANLARSINIZ BAYIM?
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi
Çarlık imparatorluğu sınırları içinde yaşayan Türklerin durumu... Azerbaycanlılar, Kuzey Kafkasyalılar, Kırımlılar, Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar, Başkırtlar, Kazaklar dayanılması imkânsız bir baskı altında. Türk aydınları, nereden gelirse gelsin, en ufak bir kurtuluş ışığına umutla sarılıyorlar. İşte o sırada ihtilâl patlıyor, koca bir memleketi kana buladıktan sonra kazanıyor. İhtilâlin yüzü yumuşaktır. Çarlık Rusya'sının gaddar pençelerinde kıvranan bütün esir milletlere olduğu gibi, Türklere karşı da dost görünüşlüdür. Lenin ve Stalin, 1917 yılında ortak bir beyanname yayınlıyorlar. Müslüman Türk milletlere millî bağımsızlığı, kendi kendilerini idare hakkını, dilleri, dinleri ve geleneklerine dokunmamayı vaat ediyorlar. Oyunlarının hayli başarı kazandığı, kısa bir süre tilkinin kuzu sanıldığı bir gerçektir. Rusya'daki Türk aydınlarının çoğu kızıl ihtilalin karşısına çıkmamış, uyandırmağa çalıştıkları milletlerini tehlikelerin en müthişine karşı gerektiği gibi uyarmamış, milli bağımsızlık hayalinin cezbesine kapılmışlardır. Sonucun ne olduğunu, hainlerle gafillerden başka herkes biliyor.
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir düz kazaklar ördüm.
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olması gerek diye düşünmüştüm.
Clay'in yanına döndüğünde, lafı ağzında gevele- meden doğruca aklındakini söyledi. Randevu ve diğer saçmalıklara ayıracak zamanı yoktu zaten. Julia ne istediğini bilen bir kadındı..
"Şimdi durum şu; gecenin kalanında ne olacağı ile ilgili bazı fikirlerim var. Bakalım bunlar senin aklında- kilerle örtüşecek mi?"
"Yatay bir
Sen birçok plan yaparsın. Birçok tasarı hazırlarsın. Güne planlarla uyanırsın ama plansız şekilde bitirirsin. Yani sen kusursuz bir şekilde bir planlama yapsan dahi her zaman öngöremediğin bir takım kusurlar (tabi kusur diyebiliyorsak) çıkacaktır.
KazaklarLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20184,215 okunma
Türkiye dışında yaşayan Türklerin zengin bir musikileri vardır. Dilde olduğu gibi musikide de bizim tarih boyunca unuttuğumuz birçok şeyleri onlar muhafaza etmişlerdir. Azeriler, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Türkmenler tarihleri ve yaşayış tarzları icabı, eski halk kültürüne ait unsurları bizden daha iyi korumuşlardır. Onların musikilerini dinlerken, içimizde adeta çok uzaklarda kalmış anayurda eski cedlere ait duygular ve özlemler uyanır. Dünyanın musikisi dinlenen ve çalınan Türkiye‟de, bizim soyumuzdan olan insanların musikilerine yabancı kalmamızı izah etmek çok güçtür. Bu dar görüşlülüğü artık bırakmalı, Türkiye dışındaki Türklerin edebiyatları gibi musikilerine de kapılarımızı açmalıyız