Nazım Hikmet, Kuvayi Milliye Destanı’nda “Arhavili İsmail’in Hikayesi” kısmında şunları yazar: “Dümende ve başaltlarında insanlar vardı ki/ bunlar/ uzun eğri burunlu/ ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki/ sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin/ zaferi için/ hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin/ bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler…” Kazım Koyuncu, tam da bu şiirdeki gibi yaşadı hayatı. Aşkı, “Şu anda yaşadığım her şeyin dışında tuttuğum bir durum. O, benim sinirli ve gergin taraflarımı törpüleyen bir şey” sözleriyle açıklayan Kazım, sevdiklerine ölesiye bağlandı.
Sayfa 15 - İletişimKitabı okudu
Popülaritenin getirdiği yaşam biçimini hayatıma sokmadım ve hayatımın sonuna kadarda sokmayacağım.. eski arkadaşlıklarım, dostluklarım sürüyor, hakkını vererek müzik yapmak, doğru bildiğim ne varsa peşinden gitmek benim için çok önemli.. bir sanatçının çok sevildiğini bildiği noktada ürününü koruma güdüsü onun için beladır.. kişiliğini bitirmeye doğru giden yoldur bu ve ben de karşılaşıyorum böyle hallerle.. ve bu saatten sonra da kendime çeki düzen vermek için mücadeleye girişiyorum..
Sayfa 141 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Zamanını kaybetmiş bir şehirde, tutkulu aşklarının peşinde koşmaktan vazgeçmeyen mülksüzler, bir atı deli gibi sevebilen, bir dostluk için kendini düşünmeden feda eden, kaybeden olmuş, kenara itilmiş insanlar, terk edilmiş bir yazlık sinema, renkli lambalar, yırtık bir afiş ve Haliç'e inen puslu sokaklarda mızıka çalar gibi dolaşan çocuklar..
Sayfa 126 - İletişimKitabı okudu
Sadece Lazca konuştum, sadece Lazca şarkı söyledim, bir de şöyle bağırdım; Skudas xalkepeşi cumapoba!
Sayfa 94 - İletişimKitabı okudu
Konser verilen her yerde onu dinleyen yetmişlik teyzeler önce biraz yadırgıyor fakat sonra hemen uyum gösterip rock müziği eşliğinde horona duruyorlardı..
İletişimKitabı okudu
30 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.