291 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kim kimden kopya çekiyordu? Hayat mı kitaptan, ki­tap mı hayattan?
"Bugün 16 Kasım 1980. Saat on altı kırk iki. Sayın dinleyici­ler, burası Radyo Şarampol!" İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz? İlk gençlik heyecanlarınızı, Lise yıllarınızı, ilk kopya denemelerinizi, Asla bitmeyecek dediğiniz dostlukları, Dikiş makinesi seslerini, Mektuplaşmaları, Defter kenarına yapılan süslemeleri, Radyo yayınlarını,
Burası Radyo Şarampol
Burası Radyo ŞarampolŞükran Yiğit · İletişim Yayınları · 2020795 okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
Eşinize karşı müşfik olun. Şefkat ilişkiyi zenginleştirir, derinleştirir. Onun hikâyesini öğrenin zira bir insanın hikâyesini bilmek onu anlamayı ve ona şefkat göstermeyi kolaylaştıracaktır. Bir kişinin yaptığı her davranış için bir nedeni vardır. Nedenleri bilmek, muhatabınızı anlamanıza ve ona şefkat göstermenize yardım eder. Zaman zaman evli
Kendi Özünü Bil
Kendi Özünü BilKemal Sayar · Sahi Kitap · 2023464 okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
1955’te fırtınaya yakalanan bir savaş gemisinin tüm mürettebatı dalgalara yenik düşüyor. Aralarından sadece biri, Luis Alejandro Velasco, bir sala ulaşabiliyor, on gün boyunca aç ve susuz denizde sürükleniyor, ve hayatta kalmayı başarıyor. Velasco’nun hikayesi tüm ülkede duyuluyor. Ülke bu yeni kahramana can yeleği gibi sarılıyor. Kemal Sunal’ın Yüz Numaralı Adam filmindeki gibi reklam yüzü oluveriyor. Ciklet reklamları, ayakkabı reklamları..Ve işte o sırada, Espectador gazetesinde çalışan Gabriel García Márquez adamın başından geçenleri dinliyor. General Gustavo Rojas Pinilla'nın diktatörlüğünde sansürlenen, anlatılmayan ayrıntılarla birlikte, on dört günlük bir tefrika olarak yayımlanıyor bu hikaye. Gazetenin kapatılmasına varan bu anlatı yıllar sonra kitaplaşıyor. Peki bu kitabı Marquez mi yazmış oluyor, Velasco mu? Kuşku yok ki Velasco. Marquez de, “Ne işe yarayacak bilmiyorum ama kitaplaştırmamı istediler" diyerek çok da istemeden yayınlatmış. İyi ki yapmış. Ortaya abartıldığı gibi bir başyapıt falan çıkmamış elbette, ama denizin karanlık uğultusu içinde yalnızlıktan nasıl boğulur insan, yaşamla ölüm arasındaki çizgide nasıl gidip gelir, öyle güzel anlatıyor ki. Acının ve duyarlığın yittiği, zaman kavramının kaybedildiği, ölmek için içten bir istek duyulduğu bir andan yaşama sımsıkı sarılınan ana geçiş arasında saniyeler var. Umudun ve umutsuzluk arasında saniyeler. “Bir an gelir..” in hakkı teslim edilmiş. Hasılı, hiç de öyle bir beklentiyle başlamadığım halde çok sevdim ben bu kitabı.
Bir Kayıp Denizci
Bir Kayıp DenizciGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20212,085 okunma
52 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Timsah" absürd öğeler taşıyan bir öykü.. Eşiyle timsah gösterisini izlemeye giden İvan Matyeviç beklenmedik bir şekilde hayvana yem oluverir; ancak belki de bir timsahın içinde yaşamak sanıldığı kadar kötü değildir!.. Yahya Kemal, "her yerde ve her zaman devlet uysal ve uslu bedenler ister" dediğinde kastettiği bu muydu acaba? çünkü Dostoyevski, bu öyküsünde; halkın batı hayranlığını, makam hırsını ve şöhret tutkusunu, özgün bir anlatımla kaleme alıyor. Devleti, bürokrasiyi, basını, yabancı sermaye sevdasını ve kapitalist düzeni; Ivan Matveitch'ı yutan timsah üzerinden baskın bir kara mizah ile eleştiriyor. Söz konusu düzeni, timsah ile sembolize eden yazar; devletin içini tamamen boş bir çuvala benzetiyor. İnsanları yutmak için boşaltılan bir çuvala... Benim için değişik bir tarz oldu... Göndermeler müthişti.. Sonuç olarak... Okuyalım, okutalım, bolca düşünelim... Çünkü; "insanın kafası ne kadar boşsa, bu boşluğu doldurmak için o kadar az istek duyar."
Timsah
TimsahFyodor Dostoyevski · Karbon Kitaplar · 20171,847 okunma
83 syf.
6/10 puan verdi
Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi
Günaydınlar sevgili kitap severler #cennettekii̇lkgünümbirtıkdahai̇yiolabilirdi #sezenünlüönen kitabını bu haftasonu okudum ve yorumum sizlerle. Biz insanoğlu cennete gitsek orayı da kirletiriz. Ah biz ah insanlar! Kısacık bir kitapla var elimizde. Hızlıca okunuyor. İlk sayfaları epey matrak. Cennet betimlemeleri ilginç. İlk sayfalardan sonrası ders niteliğinde. Hani böyle canımız sıkılır, uzaklaşmak isteriz, ayarlar iki gün bir yerlere kaçarız ama gittiğimiz yerde de huzur bulamayız ya. Çünkü aklımızdakileri de beraberimizde götürürüz gittiğimiz yere. İşte cennete de insanları yollamışlar orayı dünyaya benzetmişler misali bir kitap. İnsanoğlunun dünya gibi cenneti de nasıl mahvedebildiğini eğlenceli bir dille anlatıyor. Güldürüyor, düşündürüyor, biraz da insanlardan kaçma isteği yaratıyor ama tabi bu istek nafile. Çünkü aynadaki de bir insan ve kendimizden kaçışımız yok. Bir kere herkes 30 yaşında. Annenle karşılaşıyorsun 30! Babanı görüyorsun 30! Kemal Sunal bile 30 yaşında cennette! Sonra orada da hırs var, ego var, torpil var, ama orada bile kardeşine bile güven yok! Yani aslında kitaba göre cennetin de dünyadan bir farkı yok. Düşünsenize cennete bile rahat yok! Kitabı okursanız eğlenmek ve biraz düşünmek için güzel bir es olur. Tavsiye ederim. Dünyanın derdi bitmez. Kurtuluş kitaplarda
Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi
Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi
Sezen Ünlüönen
Sezen Ünlüönen
Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi
Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi OlabilirdiSezen Ünlüönen · İletişim Yayınları · 202464 okunma
102 syf.
·
Puan vermedi
Bir kadını yazmanın günü olur mu? Peki anmanın? Sevmenin? Hatırlamanın? ... 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Çiçekler, böcekler, kutlamalar, gücünü anlatırken bile karşı cinsle kıyaslamalar... Kendilik yok. Biz erkeklerin düşmanı değiliz, yarış içinde olduğu bir kulvarda da değiliz. Biz de erkekler de özel. Kadın narin bir varlıktır. İçinde dünya
Yılanı Öldürseler
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019,4bin okunma
Reklam
97 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.